AVVA Erkek Giyim Markası Kurucusu Volkan Atik Anlatıyor…

DİDO GROUP Yönetim Kurulu Başkanı & AVVA Erkek Giyim Markası Kurucusu VOLKAN ATİK

Öncelikle sizi tanıyalım Volkan ATİK kimdir?

Ben 1974, Ağrı doğumluyum. Bilkent Üniversitesi Banka Finans mezunuyum. Aslında bende biraz Ankaralıyım. İngilizce ve Fransızca biliyorum. Ticaret hayatına çok erken başladım, okulu bitirdikten hemen sonra. İki kızım bir oğlum var. Aynı zaman da çeşitli sivil toplum örgütlerinde görevlerim var. İstanbul Hazır Giyim İhracatçılar Birliği’nde Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Bütün markaların bir arada bulunduğu Birleşmiş Markalar Derneği’nde Yönetim Kurulu Üyesiyim. Türkiye İhracatçılar Meclisinde delege olarak bulunuyorum. Aynı zamanda Türkiye’de en önemli organizasyonlardan birisi olan İstanbul Mercedes-Benz Fashion Week yani moda haftasının Danışma Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyorum. Bununla birlikte tabi ki en önemlisi AVVA’nın da Yönetim Kurulu Başkanıyım. Genel olarak bunları söyleyebilirim.

• Avva’nın kuruluşu ile ilgili bizi bilgilendirir misiniz?

Markayı aslında okul sıralarında aklımda kurdum diyebilirim. Ben biraz önce söylediğim gibi aslında ailede ikinci kuşağım. Şuan genel olarak anlatırsak ilk başta babam zaten konfeksiyon işiyle uğraşıyordu. Ben üniversiteyi bitirip geldikten sonra AVVA markasının kuruluşunu yaptım. Neden üniversite sıraların da başladı derseniz, çok basit olarak şunu söylemek mümkün daha okul sıralarında markanın ismini kâğıtlara, sağa sola yazmaya başlamıştım. Çünkü ismim ve soy ismimin baş harflerinden oluşuyor. Atik Volkan Volkan Atik oradan bir AVVA markası çıktı. Tabi bu işin biraz da latifesi. Aslında yıllardan beri ticaretin içerisinde bulunan bir aile olduğumuzdan dolayı daha önce kadın giyimde iştigal eden bir firma iken sonra erkek giyimine geçtik. Ve bugün itibariyle de AVVA malumunuz Türkiye’de ve yurtdışında 100’ün üzerinde mağazası bulunan Dünya genelinde 3 bin noktanın üzerinde satışı olan trend çizgilere sahip bir erkek giyim markası olarak hayatına devam ediyor.

Markasını sadece Türkiye’de değil, Dünya’ya tanıtmayı başarmış, globalde ülkemizi temsil eden en iyi erkek giyim markaları arasına girmiş ve tasarımlarıyla ödüller almayı başarmış Avva ve Dido Group Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Atik. Üniversite yıllarında AVVA markasının ismine karar veren ve hedeflerini zamana yayarak belirleyen bir iş insanı. Sivil Toplum Kuruluşlarındaki aktif görevleri, iş hayatındaki düşünceleri ve sosyal aktivitelerini Bosslife Dergi okurları için anlattı. Genç ve başarılı bir girişimci olarak Volkan Atik röportajı sizlerle, keyifli okumalar…

• Yurtdışında 100’ü geçtiniz mi?

Yurtiçin de şuan itibariyle 73 yurtdışında da 30 mağazamız var. Hatta bu ay yeni bir tane açıldı 31 mağaza olduk. Türkiye’de de Nisan Ayının sonuna doğru 8 mağazamız daha aktif olacak. Ve toplamda 112 mağaza olacağız.

• Hangi ülkelerde varsınız?

Çok çeşitli ülkelerdeyiz. Genel de Türkçe, Rusça ve Arapça konuşan ülkelerdeyiz. Kıbrıs, İran, Kazakistan, Fas, Rusya, Sudi Arabistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Özbekistan böyle çeşitli ülkelerde bulunuyoruz. Bir çok yerde de ürünümüzü satan distribütör firmalar bulunuyor.

• Şuan dönemle alakalı internet satışınız mı daha yoğun yoksa mağaza satışınız mı daha yoğun?

Durum şöyle toplam internet satışlarımız toplam ciromuz içerisinde %2.5 luk –
%3.5 luk bir oran iştigal ediyor. Tabi ki bizim mağazacılık operasyonumuz internet operasyonumuzdan çok daha büyük. Ve kuvvetle muhtemel bu kadar mağaza sayısıyla böyle olmaya da devam edecek. Ancak 2019 yılından 2020 yılına kadar toplam hacmimize oranla internet satışlarını %10 a kadar çıkarmayı hedefliyoruz. Yani bizim için önemli bir mecra. Şuan için bizim de güçlü bir site internet sitemiz var, avva.com. tr üzerinden online satış yapıyoruz.

• Peki, gelecekte internet satışınız mağaza açmanızı engeller mi?

Ben o noktaya geleceğini düşünmüyorum. Yani mağazacılık her zaman devam
edecek düşüncesinde olanlardanım. Tabi ki bu orta vadede sunduğum uzun vadede
ne olacağını kestiremeyiz. Ama artık insanların sosyalleşeceği mekânlar alışveriş mekânları. İnsanlar sosyalleşme içgüdüsüne sahip olduğu sürece bence alışveriş merkezleri, alışveriş caddeleri ve dolayısıyla mağazalar olacak. Birisi eğer bir gün DNA’mızdan sosyalleşme dürtümüzü çekip alırsa o zaman mağazacılıkta biter tabi
ki. Ama bugün için bunu söylemek açısından erken olduğunu düşünüyorum. Hatta çok iddialı yani. Aslında şöyle, Türkiye’de internet alışverişi de biraz farklı gelişti. Yani normalde yurtdışında Türkiye’de olduğu gibi böyle fırsat dünyası olarak geçmiyor, yani orada daha normal fiyatlı ürünlerinde pazarlaması söz konusu oluyor ama Türkiye kurulduğundan beri maalesef hep bir kampanya, uygun fiyatlı, ucuz… İnsanlar da artık bunu zaman geçirmek için kullanıyorlar biz onu hissediyoruz. Bizde internet satışlarımızda güncel değiliz, geçmiş koleksiyonlarımızı shopping sitelerinde satıyoruz. Kendi sitemizde yeni sezonumuzu satıyoruz.

• Tekstil sektöründe olup Amerikan pazarı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bizim Amerika’da da showroomumuz var. Amerika pazarına da ürünlerimizi pazarlıyoruz. Çok önemli bir pazar ama çok kolay bir pazar değil. Büyük bir pazar ama bir o kadar da çetin bir pazar. Biz yıllardan beri Amerika’ya ürün satıyoruz. Hatta AVVA’nın kuruluş planlamasında Amerika pazarı hep vardı. Ben orada belli bir süre kalıp bir operasyon da geliştirdim. Bundan dolayı gelişmeye büyümeye devam edecek. Ama Türkiye ve çevresindeki coğrafya da çok önemli bir pazardayız. Biz bu bölgeleri bu dönemde çok daha fazla önemsiyoruz diyebilirim.

• Son yıllarda özellikle markalaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben şu fikirdeyim daha çok hazır giyim ve perakendecilik iki ayrı
iş koludur. Biz kendimizi kurum olarak perakende firması olarak görüyoruz. Hazır giyim gerçekten perakendeden ayrıştı. Bu işi yapan firmalarda bunu ciddi anlamda ayırdılar. Bizde grubu yönetirken bunu iki ayrı şirketle yönetiyoruz yani bizim hazır giyim de bir firmamız var, mağazacılık ve perakende de başka bir firmamız var. Hazır giyimcilerin tabi ki bu perakendecilik anlamında kendilerini ciddi anlamda geliştirdiklerini söylememiz mümkün. Özellikle
Türk markaları son dönemde uluslararası alanda çok ciddi bir ivme kaydetti. Bugün Avrupa eskisi kadar yeni marka üretmiyor. Son 10 yıldır yeni markaların hepsi Türkiye’de. Yanlış bilmiyorsam, Türkiye’de şuan 3 binin üzerinde Türk markaları var. Bunun önümüzde ki
bir kaç sene içerisinde 10 binli rakamlara kadar büyüdüğünü göreceksiniz. Çünkü çok hızlı büyüyor. Bizler de çok hızlı büyüyoruz. Yani bizim 2020 yılın da yurtiçinde mağaza hedefimiz 100, şuan 80 küsür olduğumuzu düşündüğümüzde 20 mağaza açacağız demektir. Önümüzdeki 2, 2,5 sene içerisinde. Ama yurtdışında 30 tane mağazamızın olduğunu düşününce 70 mağaza açacağız anlamına geliyor. Yani çoğu Türk markası böyle bir hedef içerisinde. Ve bugün Türkiye’de Türk markalarının 20 binin üzerinde mağazası olduğunu düşünürsek yurtdışında da kısa sürede bu rakamları yakalayacaklar diyebiliriz. Türk perakendesi çok gelişti.

• Peki bu konuda devletin teşvikleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Devlet bu konuda son derece yardımcı ve destekçi konumda.
Biz turquality projesinin içerisinde bir markayız. AVVA markası turquality markasıdır aynı zamanda. Turquality markası olmasanız bile bir günlük kurulmuş olan Türk şirketi bile yurtdışında bir mağaza açtığı zaman, ofis açtığı zaman, reklam yaptığı zaman devlet tarafından destekleniyor. Ve daha ne olsun diyorum bundan daha çok ne yapabilir. %50 oranında hatta %70’lere varan destekler söz konusu. Bizim müteşebbisler olarak tek yapmamız gereken bunu görüp yurtdışı yatırımlarımızı gerçekleştirmek. Devlet son derece yardımcı bu konularda. Özellikle Ekonomi Bakanlığı inanılmaz destekler sunuyor.

• Mercedes-Benz’in ana sponsorluğunu yaptığı Mercedes- Benz Fashion Week İstanbul ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Moda haftası, benim başka bir ceketim. Daha önce de dediğim gibi İhracatçılar Birliği’nde de Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Hazır giyimin uluslararası ihracatının yükselmesi anlamında stratejik bir hedefimiz var. Bunun olabilmesi içinde kilogram başına düşen ihracat oranının arttırılması lazım. Bunun arttırılması içinde iki tane kaldıraç var. Mağazacılık ve tasarım alt yapısı. Mağazacılık ile ilgi zaten sohbet yaptık markalar olarak gelişiyoruz. Tasarım olarak da Türkiye’nin bu anlamda iddiasını ifade edebilmek için uluslararası anlamda yarattığımız bir platform İstanbul Moda Haftası. Burada markalarımız, tasarımcılarımız kendilerini çok doğru bir şekilde

tüm dünyaya ifade edebiliyorlar ve çok ciddi reklam eş değeri olan operasyonlarla ilgili bir ifade söz konusu oluyor. Zaten son dönemde sizler de farkındasınızdır. Tasarımcılarımız uluslararası işlerde ciddi anlamda imzalar atmaya başladılar. Artık Türk tasarımını insanlar gerçek olarak kabul ettiler. Hatta şunu bile söylemek mümkün

Made in Turkey’den Designer in Turkey’e doğru bizim uluslararası ticaretimiz özellikle hazır giyimde yavaş yavaş, elbirliğiyle yani biz şunun iddiasını ortaya koymuştuk ve yerine getirdik. Türk malıysa kalitelidir. Artık dünya da bunu kabul etmeyen kimse yok. Türkiye de tasarlanmışsa gerçekten iyi tasarlanmıştır dedirtmemiz lazım.

Bunun için İstanbul Moda Haftası çok önemli. Önümüzdeki hafta başlayacak. 40’ın üzerinde defileler olacak. Büyük bir ekiple yapıyoruz bu işi. Ben her ne kadar yönetimini yapmaya gayret göstersem de çok büyük bir ekip bu işi sırtlanıyor. Zaten moda haftasının kendi özelliğinde de çok önemli bir ekonomi yaratıyoruz. Bu işin içerisinde koreograflar, prodüksiyon şirketleri, model ajansları, modeller, ışıkçılar, güvenlikçiler çok büyük bir ekonomi yaratıyoruz aslında. Ve şunu da özellikle söylesek çok iddialı olmaz. İstanbul Moda Haftası Türkiye’nin en önemli organizasyonlarından bir tanesi. Yani ilk bir iki organizasyonu sayın deseniz, herhâlde kolaylıkla başta İstanbul Moda Haftası söylenebilir.

• Mağazalarınızın sayılarının arttırılması ve online satış için gelecek planlarınızdan, yakın gelecek planlarınız olarak bahsettik. Uzun vadede gelecek planlarınızda neler var? Sektörünüz dışında bir alana geçmeyi düşünüyor musunuz?

Her şeyden önce şunu özellikle ifade etmek istiyorum. Ben nicelikli değil nitelikli büyümeyi seven iş insanıyım. İş adamı demedim dikkat edin. İş insanıyım, bu konuya dikkat ediyorum ve saygı da duyuyorum. Nitelikli büyümeyi seviyorum karlı büyümeli bir anlayışım var. Farklı bir anlayış daha var illa büyüyelim nasıl olursa olsun büyüyelim kafasında değilim. Nitelikli ve karlı büyüyelim doğru büyüyelim mantığındayız. Bu yüzden daha rasyonel hedeflerimiz var. 2020 yılında 200 mağazayı hedefliyoruz. Bunu dışında mevcut dönem içerisinde yakın veya orta vadede başka bir sektöre girmeyi düşünmüyorum. Çünkü yaptığımız iş gerçekten çok genişleyebilecek büyüyebilecek bir

iş. Ben konsantrasyona çok inananlardanım. Kendi işimize konsantre olmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorum. Şuan itibariyle tek bir kapımız yok, 100’ün üzerinde bir kapımız var.

Dolayısı ile onları doğru yönetiyor olabilmekte şu için yeterli bir iddia olduğunu düşünüyorum.

• Çalışma hayatınızın yanı sıra bahsetmiş olduğunuz gibi sivil toplum kuruluşlarında da fazlasıyla aktifsiniz ve bu durum sosyal hayatınıza ve hobilerinize olan zamanı kısıtlıyor. Atlara karşı bir ilginiz olduğu sizi tanıyan herkes tarafından biliniyor. Hobi olarak gördüğümüz at sevginizden ve diğer hobilerinizden bahsetmek ister misiniz?

Bir at çiftliğimiz var. İngiliz ve Arap yarış atı yetiştiriciliği yapıyoruz. Sahalarda da birkaç atımız var. Bir dede hobisi olarak benimle de bütünleşti. Hafta sonları ata binmeyi, bir spor olarak yapmayı çok seviyorum. Hatta çocuklarıma da aşılamak için dönem dönem onları da götürüyorum. Atçılık çok güzel bir
şey. İnanılmaz bir terapi. Dokunduğunuz zaman bile çok farklı bir his içerisinde oluyorsunuz. Biz daha çok işin yetiştiricilik tarafındayız. Böyle de devam etmeyi düşünüyoruz. Genel olarak motosikletleri seviyorum. Kayağa gitmeyi seviyorum. Uçak merakım var. Geçmiş dönemde bir pilotluk eğitimi almışlığım bile oldu.

• Bosslife Dergi ekibine ve okuyucularına söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Açıkçası derginizi çok beğendim. Kalitesini belli eden bir
dergi yapmayı başarmışsınız. Samimiyetle söylüyorum, her ne kadar çok dergi görsek de nitelikli olanlarını çok az görüyoruz. Sürdürülebilir makul, mantıklı ve güzel bir yapısı var. Ciddi bir kitleyi de kucaklıyor diye düşünüyorum. Tüm ekibinize göstermiş oldukları emek ve ilgilerinden ötürü teşekkür ediyorum.

Kaynak: Boss Life Dergi