Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Osman Balta

• Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

01.09.1963’te Erzurum’da doğdum. İlkokulu doğduğum
yerde tamamladım. 1982 yılında İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldum. 1986 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sakarya Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Mezun olduktan sonra 2 yıl özel sektörde imalat ve planlama mühendisi olarak çalıştım. Askerlik sonrası Türkiye Gemi Sanayi A.Ş. Camialtı Tersanesi’nde Gemi Donatım Mühendisi olarak işe başladım. Bir müddet burada çalıştım. Ardından kendi kurduğum şirketlerde yönetici işveren olarak iş hayatımı devam ettirdim. 1999 yılında kurucu ortağı olduğum ve deprem güvenlik sektörüyle ilgili projeler geliştiren Sismik A.Ş.’ de 2009 yılına kadar Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptım. Bu süreç içerisinde İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü İngilizce MBA Programı’nı bitirdim. 2009 ağustosunda GÜBRETAŞ Türkiye Gübre Fabrikaları T.A.Ş. bünyesinde lojistik tesisler, fabrikalar ve yatırımlardan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başladım. Ocak 2012’den şubat 2015’e kadar aynı kurumda Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım. Aynı yıllarda TARKİM Bitki Koruma Tic. San. A.Ş.’ de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım. NEGMAR Denizcilik Yatırım A.Ş.’ de Yönetim

Kurulu Üyesi olarak görev yaptım (2012-2015). Raintrade
Dış Ticaret A.Ş.’ de Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini yürüttüm (2012-2015). GÜBRETAŞ liderliğindeki konsorsiyum tarafından 2008’de İran Özelleştirme İdaresi’nden satın alınan ve Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük dış sanayi yatırımı
olan Razi Petrokimya Co.’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüm (2012-2015). Arapça ve İngilizce biliyorum. Evli ve üç çocuk babasıyım.

• Mimar ve Mühendisler Grubu’nun kuruluşu, vizyonu ve faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Mimar ve Mühendisler Grubu; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere TBMM tarafından onaylanmış uluslararası belgeler, 5253 sayılı Dernekler Kanunu, diğer ilgili kanun ve mevzuat çerçevesinde tüzüğünün öngördüğü şekilde teşkilatlanmak ve etkinlikler yapmak üzere kurulmuş bir sivil toplum örgütü ve kuruluşu 1996 yılına dayanıyor.
20 yılı aşkındır faaliyet gösteren kuruluşumuzun üyelerinin çoğunluğunu akademisyen, işadamı, sanayici ve bürokratların teşkil ettiği mimar ve mühendisler oluşturuyor. Gönüllülerle birlikte yaklaşık 10.000’in üzerinde üyemiz var.

Grubumuz üyelerinin ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilen,

üyelerinin ve toplumun gelişmesinde etkin rol almış saygın bir sivil toplum kuruluşu olmakla birlikte İstanbul Genel Merkezi yanında Türkiye genelinde bulunan 23 şube ve temsilciliğimiz ile tüm yurtta üyelerimize ve ülkeye hizmet ediyoruz. 2018 yılı içerisinde programımıza aldığımız yeni şube ve temsilciliklerle hizmet halkasını genişletmeye devam edeceğiz.

İki ayda bir yayınladığımız ve 4.000 adet basılan “Mimar ve Mühendis” dergimiz ile ülkemizin kalkınma ve gelişmesinde önemli olan şehircilikten çevreye, enerjiden sanayileşmeye, eğitimden istihdama, tarım ve gıdadan bilim ve teknolojiye kadar çeşitli konuları dosyalar halinde işlemekteyiz. Ayrıca çeşitli konularda sempozyumlar ve paneller düzenleyerek kamuoyu oluşturuyor,

karar vericilerle görüşlerini paylaşıyoruz. Üyelerin ufkunu açmak ve gelişimi için yurt içi ve yurt dışına teknik geziler gerçekleştiriyor, konusunda uzman devlet adamı, sanayici, bilim insanı, bürokrat ve aydınların konuk olarak katıldığı toplantılar düzenliyoruz.

• Ar-Ge çalışmalarının öneminden bahseder misiniz?

Ar-Ge çalışmaları hayatımızın her aşamasında yer alıyor ve doğrudan insan yaşamını etkiliyor. Dünya ülkeleri de Ar-Ge konusunda birbirleriyle büyük bir yarış içinde ilerliyor. Ülkeler artık geleceklerini Ar-Ge yatırımları, teknolojik yenilikler ve sanayide dönüşümler üzerine kurmuş durumda. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu konu daha çok global ölçekte bir ürünü ve hizmeti

gerçekleştirmeye yönelik çalışmalar oluyor. Ar-Ge harcamaları konusunda en büyük atılımı Çin gösteriyor.

• Türkiye, Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları ile ilgili neler yapıyor?

Ülkemizdeki Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları son yıllarda önemli bir aşama kaydetti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere farklı kamu kurum ve kuruluşlarının vermiş oldukları desteklerle Ar-Ge çalışmalarına ayırılan bütçeler önemli oranda arttı. Özel sektör tarafından açılan ve Bakanlık destekli Ar-Ge merkezlerinin sayısı 900’ün üzerine çıktı. 10 yıl öncesine kadar ülkemizde gayri safi milli hasıladan Ar-Ge’ye ayrılan pay binde 3’lerde iken bugün yüzde 1’lerin üzerine çıkmıştır; ancak bu tabii ki yeterli değildir. Fakat Ar-Ge’ye ayrılan harcamaların çok daha fazla olması gerektiği bilinci eskiye göre daha da artmıştır.

• Türkiye ve dünya ölçeğinde baktığımızda Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarındaki temel farkımız nedir?

Ülkemizde daha çok kısa vadede sonuç alınabilecek yatırımlara giriliyor. Bu anlamda sadece ülkedeki ulusal pazar veya dar şekilde bölgesel veya sektörel pazarlar hedefleniyor. Temel farkımız; dünyadaki gelişmiş ülkeler, Ar-Ge’nin ölçeklenmesi üzerine yoğunlaşmış durumda. Ölçeklenme fikri bizde yeni yeni oluşmaya başlıyor. Diğer taraftan ülkemizde Ar-Ge harcamalarında yenilikle ilgili konularda devlet destekleri hala ön planda. Oysa gelişmiş ülkelere baktığımızda

yenilikle ilgili finansman kaynaklarının önemli ölçüde devlet teşvikleri haricinde özel sektörden, yatırım fonlarından gelen kaynaklar olduğu görülür. Ülke olarak son yıllarda özel sektör Ar-Ge harcamaları kamu harcamalarına yaklaşmışsa da bu yeterli değildir. Bu durumu aşmamız gerekiyor. Günümüzde teknolojinin hızla değiştiği, teknolojiden gelen dip dalgalarının çok güçlü olduğu bir zamanda herhangi bir fikri ürüne dönüştürme süresi en azından bir yılın altında olması gerekiyor. Bunun için özel sektör dinamizmine ihtiyaç var. Sadece devlet desteğiyle bu sorunları aşmak mümkün değil.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de Ar-Ge ve inovasyon temelli başarı öyküleri çıkartmamız gerekiyor; ancak şunu söyleyebiliriz, ülke olarak öğrenilmiş çaresizliği yıkmaya başladık ve artık önemli bir özgüvene sahibiz.

• MMG’nin Ar-Ge ve inovasyon alanında gerçekleştirdiği çalışmalar ve hedefleri nelerdir?

Bu anlamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı himayelerinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) destekleri, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK, TOBB, DEİK’in katkıları ile Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi düzenliyoruz. Ar-Ge merkezleri, üniversiteler, teknoparklar ve organize sanayi bölgelerinde geliştirilen inovatif projeleri aynı platformda buluşturarak projeler arasında sinerji ve etkileşim oluşturmayı, projelerin yatırıma

dönüşmesine ve ticarileşmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. İki gün süren organizasyonda; sergi alanı yanında çok çeşitli başlıklarda düzenlenen oturumlarda konunun uzmanları, iş ve sanayi dünyası temsilcileri, akademisyenler ile kamu kurum yetkilileri ziyaretçilerle bir araya geliyor.

• Düzenlediğiniz Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’nden aldığınız sonuçlar hakkında bilgi verir misiniz?

1. Ar-Ge & İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’ni; 29-30 Kasım 2016 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde, 2. Ar-Ge & İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’ni ise 6-7 Eylül tarihinde Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenledik. Organizasyon kapsamında Ar-Ge merkezleri, kalkınma ajansları, üniversiteler, teknoparklar, savunma sanayi ve enerji firmaları başta olmak üzere birçok farklı sektör ve bölgeden 213 kurum ve kuruluş 500’e yakın inovatif proje sergiledi.
Ar-Ge & İnovasyon Zirvesi ve Sergisi; araştırma merkezleri, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşlar, belediyeler, yatırımcı grupları başta olmak üzere 500’ün üzerinde kurum ve kuruluştan 10.000’in üzerinde profesyonel tarafından ziyaret edilmiştir. MMG
2. Ar-Ge & İnovasyon Zirvesi ve Sergisi, inovatif projeleri yatırıma dönüştürme amacıyla geçen sene 1624 iş görüşmesine aracılık etti. Zirve, 10.000 ziyaretçi ağırlayarak 73 iş anlaşmasına imza atılmasını sağladı.
• Bu yıl düzenleyeceğiniz Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisi hakkında bilgi verir misiniz?

17-18 Ekim 2018 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştireceğimiz 3. Ar-Ge & İnovasyon Zirvesi ve Sergisi’nde; iki gün boyunca, 14 oturumda 60 konuşmacı yer alacak. İnovasyonun en önemli sorunu olan ticarileşememe, sanayideki dönüşüm, Ar-Ge tabanlı yerel kalkınmanın önündeki engellerin giderilmesi konusunda önemli konular gündeme gelecek. Ar-Ge yatırımlarından, Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda geliştirilen yerli ve milli teknolojiler yanında önemli konular konuşulacak, çözüm yolları üzerinde durulacak.

Sağlıktan uzay araştırmalarına, savunma sanayinden enerjiye, iletişimden çevre konularına kadar buluşlar ve icatlar sergilenecek. Geçen yıl 10 bin kişinin ziyaret ettiği zirvede; bu yıl, hedeflediğimiz rakam 12.500.

Gündeme taşıyacağımız iki önemli konu var: Birincisi, ülkemizde sanayinin dijital dönüşümünü ve sektörel dönüşümü gerçekleştirecek yeniliklerin analiz edilmesi, ülkemiz koşullarına ve dünya konjektörüne göre bunların sindirilip doğru adımlar atılması konuları tartışılacak. İkinci önemli husus, imalat odaklı kobilerimizin katma değerli tasarım odaklı kobilere nasıl dönüştürüleceği problemi. Üçüncü önemli gördüğümüz konu, Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileşmesi hususunda etkin yatırımcı nasıl olunur. Her yıl ilk 500 şirketimizin içerisine dahil olan 3-5 yıllık şirketlerin oranını nasıl artırabiliriz. Bütün bunları gündeme taşıyacağız.

Türkiye olarak doğru alanlara nasıl yönelebiliriz konusu bizim
için çok önemli. Özellikle gelişmiş ülkelerin karşısında rekabetçi olacağımız alanlara mı yönelmeliyiz yoksa niş alanlarda katma değerli teknolojik ürün mü üretmeliyiz. Bu tabii ki bir süreç.

• Eklemek istedikleriniz var mıdır?

Dünyada rekabetin had safhaya ulaştığı, kalitenin yanında hizmet çabukluğunun, ürün fiyatının önem kazandığı bir dönemde yaşıyoruz. Ülkemizdeki bütün şirketler, hizmet ve ürün kalitelerini
en üst düzeye çıkarmaları durumunda bu yüksek hızlı rekabette var olabileceklerdir. Bunun temelinde de katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi, hızlı bir şekilde ticarileştirilmesi, markaya dönüşmesi ve dünyanın en uzak noktalarında alıcı bulabilmesine bağlı ülkemizdeki kamu, özel sektör, üniversite olmak üzere bütün kurumlarla birlikte sivil toplum kuruluşlarının da bu süreçlere katkı sağlaması çok önemlidir. Biz de Mimar ve Mühendisler Grubu olarak böyle bir misyonumuz olduğuna inanıyor ve bunun gereği olarak da birçok platformda bu konuları gündeme getiriyor, faaliyetler yapıyoruz.

Kaynak: Boss Life Dergi