Sonbahara Girerken Soframızda ve Çantamızda Neler Olmalı?

Prof. Dr. Özlem Esen
Kardiyoloji Uzmanı

“Sonbahar her dökülen yaprağın bir çiçek olduğu ikinci bahardır” – Albert Camus

Eylül ayı ve sonbahar denince çoğu insan bir miktar hüzünle birlikte melankoli hisseder. Bu duyguların arkasında yaşanmışlıklar olsa da aslında biyolojik bir nedeni de azalan güneş ışını ve uyku düzenimizdir. Dolayısıyla sonbahara girdiğimiz bugünlerde nasıl beslendiğimiz ve ne kadar uyuduğumuz, beden ve ruh sağlımız açısından çok önemli. Sonbahar doğada kışa hazırlanma olarak tabir edebileceğimiz bir dönem. Şehirde yaşayan bizler içinse bu dönem, okula ve yoğun çalışma temposuna hazırlanma anlamına gelmektedir. Okula yeni başlayan çocuklar ve ailelerin telaşlı ve kaygılı olduğu bir aydır eylül… Çocuklar yeni bir ortama kurallara alışırken, aileler ise onların bu yeni ortama uyum sağlayıp sağlayamayacağı açısından kaygılar taşımaktadır.

Kaygı durumu, mevsimin fiziksel ve ruhsal etkileri kalp sağlığımızı da olumsuz etkiliyor. Oysa sadece 5 adımda sonbaharı daha keyifli geçirebilirsiniz.

1. Uyku saatlerinizi düzenleyin Yazın sosyal hayatımızın kışa göre daha hareketli geçmesi ve sıcak havaların da etkisiyle uyku düzenimiz de farklılık gösteriyor. Yapılan araştırmalara göre sonbaharda uyku ihtiyacı artar. Özellikle ekim ayında yaz aylarına göre ortalama 2.5 saat daha fazla uyunuyor. Bu bir anlamda da vücudumuzun kışa karşı “doğal koruma mekanizması”dır. Çünkü soğuk algınlığı, grip gibi sonbaharda başlayıp kışın peşimizi bırakmayan hastalıklar, uyku saatlerini geçirmeyen ve her gün iyi uyku alan kişilerde daha az görülüyor.

2. Açık havada yürüyüş yapın Açık havada yürüyüş, açlık hissini azaltmanın yanı sıra zihinsel yorgunluğu atıp konsantrasyon gücünü artıracaktır. Yılın son güneşli havalarını değerlendirerek ayrıca D vitamini yapımını artırabilirsiniz. Yapılan çalışmalarda D vitamini eksiliği, hareketsizlik göstergesi olarak saptanmış ve dışarıdan verilen takviyelere göre güneşli bir havada düzenli 30 dakikalık yürüyüşle daha sağlıklı sonuçlar elde edilmiştir.

3. Süt ürünleri ve probiyotik gıdalar tüketin Yoğurt ve süt ürünleri, D vitamini kaynağı olmasının yanı sıra iyi bir protein kaynağıdır da. Bir dönem özellikle yüksek kolesterol ve kilo alımı açısından yoğurt ve peynirde yarı yağlı veya az yağlı ürünlerin tüketimi tavsiye edilirken, şimdilerde tam yağlı ürünleri gönül rahatlığı ile tüketebileceğinizi söyleyebiliriz. En son yayınlanan bir çalışmada tam yağlı peynir, yoğurt gibi süt ürünleri tüketenlerin yüzde 22 daha az kalp krizi ve yüzde 34 daha az inmeye maruz kaldıkları görülmüştür. Probiyotik özellikli süt ürünleri (yoğurt, kefir vb) sindirimi kolaylaştırırken bağışıklığınızı destekler.

4. Sofranız renklensin Sonbahara girdiğimiz bugünlerde doğada turuncu, kahverengi ve sarının tüm tonlarını görmek mümkün. Mevsim gıdalarının da benzer renkte olduğu dikkatinizi çekecektir. Bal kabağı, armut, elma, havuç ve pancar bunlardan sadece bazıları. Özellikle akşam yemeklerinizi hafif sebze yemeklerine ayırmanız en sağlıklısı. Elmanın günümüzde unutulduğu veya pabucunun dama atıldığını düşünüyorum. Elma bol lif kaynağı olması nedeniyle kolestrolü düşürmeye yardımcı oluyor ve sindirimi kolaylaştırıyor. Ayrıca bol C vitamini içermesi nedeniyle soğuk algınlığı ve gribe karşı koruyor. Elmada günlük C vitamini ihtiyacımızın dörtte biri olduğunu biliyor muydunuz? Ve son olarak elmada bulunan klorojenik asit, kanser hücre oluşumunu önlüyor.

5. Alkol tüketimine dikkat İş yemekleri ve seyahatleri sırasında alkol almak bazen kaçınılmaz olabiliyor. Ancak ne kadar alkol alındığına dikkat etmek gerekiyor. Mevsim geçişlerinde metabolizmanın yavaşlamasıyla birlikte alkol tüketimi, karaciğer yağlanmasına ve göbek çevresinde yağlanmaya neden oluyor. Ayrıca yüksek tansiyon ve şeker hastalığı olanları da doğrudan etkiliyor. Kalp sağlığı açısından; erkekler günde 1-2 kadeh, kadınlar ise 1 kadehten fazla alkol tüketmemeye dikkat etmeli.

Kaynak: Boss Life Dergi