• Şirketiniz büyürken kırılma noktalarınız neler oldu?
2012 yılında Simit Sarayı’nın yönetimini devraldığımda büyüme ve yurt dışı pazarlara açılma noktasında vizyonumuzu ve hedeflerimizi farklı bir bakış açısıyla değerlendirdik. Bu dönemden itibaren yurt dışında büyümeye başladık. Hedefimiz ise tamamen Türkiye markalarının bilinirliği ve gücünü dünyaya anlatmaktı. Geldiğimiz noktada bunu başardığımız söylense de, hedeflerimiz yaptıklarımızın çok daha ötesinde. Zira hayallerimiz büyük. Yola çıktığımızda dünyaya simidi anlatacağız demiştik. Bugün dünyanın 25 ülkesinde lezzetlerimiz bilinir hale geldi. Son 3 yıl içinde de Irak, Sırbistan, Ürdün, Bahreyn, Dubai, Lübnan pazarlarına girdik ve Slovenya, Bahreyn ve Cezayir’de mağazalarımızı açmak üzere anlaşmalar yaptık. Halihazırda bulunduğumuz pazarlar olan Almanya ve Irak için de büyüme potansiyelini değerlendirerek orta vadeli anlaşmalar sağladık. İngiltere pazarında zaten büyüme hızımızı hiç azaltmadık.
• Gelirlerinizin yarısını yurt dışından elde ediyorsunuz. Yurt dışındaki yapılanma devam edecek mi? Gelirlerdeki yurt dışının payının daha yukarıya taşınması söz konusu mu?
Halihazırda gelirlerimizin yüzde 65’ini yurt dışından sağlıyoruz. Bu oranı en kısa sürede yüzde 75’e çıkaracağız. Yurt dışı yapılanmamız Almanya’da 5 yılda 150 mağaza, İngiltere, Irak, Slovenya, Cezayir ve Tunus’ta yeni açılımlar ve büyüme stratejisiyle devam edecek.
• Kültürümüzde var olan ve daha çok “sokak yiyeceğini” alarak dükkana, oradan tüm Türkiye’ye ve sonunda da yurt dışına. Geliştirdiğiniz ürün gamıyla da sürdürülebilir bir marka haline geldiniz. Yeni iş hayatına adım atacak gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Markalar yurt dışına açılma konusunda cesur davranmalı. Zira artık bir işletmeye “marka” dememiz için global olması gerekiyor. Yurt dışında iş yapan tüm markaların ülkelerini temsil etmek gibi bir sorumluluğu var. Ancak Türk markalarının içinde bulunduğumuz dönemi de dikkate alarak bu anlamdaki sorumluluğu daha fazla…
Elbette bir işletmeyi var etmek ve sürdürülebilir kılmak gibi ticari kaygılarımız var. Ancak bütün bunların yanı sıra bir Türk markası olarak ülkemizin itibar yönetimi gibi bir görevi daha taşıdığını söylemek isterim. Bu bağlamda; daha önce de bir çağrım vardı… Yurt dışında aynı ülkede yatırım yapmış/yapacak markaların ortak bir iletişim söylemi olması gerektiğini, yan yana durmayı ve birlikte hareket etmeleri gerektiğini de dile getirmek isterim. Bunu iş dünyasına/girişimcilere bir çağrı olarak algılayabilirsiniz. Çünkü dünyada inanılmaz fırsatlar var ve Türkiye markaları dünyada çok seviliyor. Bu fırsatları kaçırmamak için ben elimi taşın altına her zaman koydum ve koymaya devam edeceğim.
• Yurt dışındaki ürünlerde, o ülkelerin damak tatlarına göre mi ürünlerinizi değiştiriyorsunuz? Yoksa aynı ürün hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde aynı lezzete mi sahip?
Amacımız dünyaya simidi sevdirmekti. Bunu 25 ülkede yaptık ama yeterli görmüyoruz. Hedeflerimiz çok büyük. Simit, bizim globalde toplam satışlarımızın yüzde 10’unu oluşturuyor. Ürün gamımız çok geniş. 200 çeşit ürünümüz bulunuyor. Pasta, Simit Pizza, paketli ürünlerimiz ve elbette kahve, çay… katma değeri yüksekürünler.İhracatkgbirimfiyatımız Türkiye ortalamasının iki katına denk geliyor. Ürünlerimizin tamamının Türkiye’deki fabrikalarımızda üretilip yurt dışında satılıyor olması da aynı lezzet ve standardı yakalamamızı sağlıyor. Biz mümkün olduğunca kendi lezzetlerimizi dünyaya yaymaya çalışıyoruz. Ancak elbette ülkelere özgü, bizim lezzetlerimizle harmanladığımız ürünler de mevcut. Zahterli Kurabiye, Çıtır Hot Dog gibi ürünler bulunduğumuz pazarlara özgü
ürettiğimiz ürünler. Arasında yer alıyor.
• Global bir marka olunması için ihtiyaç duyulan doneler nedir?
Benim her zaman girişimcilere ve yurt dışına açılmak isteyen şirketlere söylediğim; biz simit ile başardıysak, siz de başarabilirsiniz.
Ayrıca, Türkiye bazı alanlarda dünyayı takip etmiyor, dünyadan önce davranıyor. Bir kere hizmet sektörümüzde hızımızı yakalamak çok zor. Türkiye eskisi gibi dünyadaki trendleri takip etmekle kalmıyor, perakende sektöründe dünyada öncü hizmetleri sunuyor.
• Dünyanın bakery olarak adlandırdığı alandaki ürünleriniz dışında çay, kahve, lokum ve çikolata gibi yerel tatlarımızın da paketli ürün satışlarını gerçekleştiriyorsunuz. Bu iş fikri nasıl doğdu ve talep nasıl?
Dünyadaki talepler ve Türkiye olarak
kendimize güvendiğimiz alanlardaki ürünler paketli ürünler konusunda karar almamızı sağladı. Paketli ürünlerimiz Yurt dışında çok rağbet görüyor. Örneğin mağazamıza gelen misafirimiz kahve ya da çay içiyor ve çok beğeniyor evinde de aynı lezzeti istiyor. Bu talep de bizim bu ürünlere de yönelmemizi sağladı.
• Yoğun iş temponuzda nefes alma ritüelleriniz neler?
25 ülkede operasyonlarımız var. Bu nedenle yurt dışı seyahatlerim çok oluyor. Ancak işinizi sevdiğiniz ve her zaman aynı heyecanı hissettiğiniz sürece bu yoğunluğu iş olarak algılamıyorsunuz. Benim işim aynı zamanda hobim. Bu nedenle “nefes almak” deyimi açıkçası bana uymuyor. Seyahati ve doğa yürüyüşlerini ihmal etmiyorum.
• Önümüzdeki 5 yıl için nasıl bir projeksiyon çiziyorsunuz?
Ben her şeyden önce Türkiye’nin, girişimcilerin, gençlerin potansiyelini çok iyi buluyorum. Biz her zaman güvendiğimiz alanlara yatırım yaparız. Yurt dışı büyümeyi sürdürürken yurt içinde de büyümeye ve yeni fırsatları değerlendirmeye devam edeceğiz. 5 yıllık projeksiyonlarımızı da bu büyüme potansiyeline göre yapıyoruz. Kısa vadeli gelişmelerden sıyrılıp daha geniş baktığımda, birçok alanda dünyada başta Türkiye markasını duyuracağız ve Türkiye ürünlerini tanıtacağız. Simit Sarayı özelinde; bulunduğumuz ülkelere 3 yeni pazar daha ekleyerek 28’e çıkarmayı hedefliyoruz. Ayrıca dünyada bulunduğumuz pazarlar dışında farklı ülkelerden talep geliyor ama biz fizibiliteye göre karar veriyoruz. Uzak doğu pazarı da bizim radarımızda. Halihazırda dünyanın 4 kıtasında faaliyet gösteriyoruz.
• Son olarak genç girişimcilere ve BossLife okurlarına neler söylemek istersiniz?
Gençler her zaman cesur olmalı. Kısa vadeli gelişmelerden ziyade uzun vadeli hedeflere yönelmeliler. Başarısızlık hissine kapılsalar dahi denemekten vazgeçmemeliler. Ben ülkemiz gençliğinden ve yeni kuşaktan çok umutluyum. Onlar bizim inşa ettiklerimizin üzerine tuğlalar koyarak
ülkemizin marka olduğu alanların sayısını artıracaklar. Sizi ve şahsınızda BossLife ekibini de tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Kaynak: Boss Life Dergi