Transhümanizm

Sokakta kulağında kablosuz kulaklık olan kişileri gördükçe aklıma Google Glass geliyor. Giyilebilir teknolojinin ilk büyük ürünü Google Glass olacak derken Apple AirPods oldu. Artık kulaklıklar kulaktan çıkmıyor, gün boyu insanlar kulaklığı kulaklarında taşıyorlar, telefon gelince kulaklığın üzerine 2 defa vurup telefonu açıyorlar. Berberim saçımı keserken aynı anda başımdan ayrılmadan başka bir müşterisine randevu veriyor veya başımı şişirmeden kendi istediği müziği dinliyor.

Transhümanizm derin bir konu, ben bu konuyu olabildiğince basit ve bizi ilgilendiren kısım kısımları ile anlatacağım. Bu akım, geliştirilen yüksek teknolojiler sayesinde insanların kapasitelerini geliştirerek daha uzun yaşamalarını hedefliyor. İnsanlar yüzyıllardır daha uzun yaşamın formülünü arıyor, transhümanizm de yine bu dürtüye dokunduğu için ilgi görüyor. Fiziksel kapasitemizi, duygularımızı ve aklımızı geliştirip ortaya süper bir insan çıkartılmak isteniyor.

Hayatı uzatıp, bedeni ve zihni güçlendirirken yine de insani özellikleri de kaybetmemeyi vadeden bu akım insanların sınırlamaların ötesine geçeceğini söylüyor. Teknoloji ile insanları modifiye etmemiz gerektiğini söyleyen transhümanizme bir örnek vermem gerekirse Robocop karakterini söyleyebilirim. Ölmek üzereyken kurtarılan bir polis memurunun modifiye bir bedenle yeniden sokaklara dönmesi bu akımın savunduğu şeyler ile örtüşüyor.

Johny Deep’in başrolü olduğu Transcendence filminde de fiziksel ölümü gerçekleşen karakterin beyni bilgisayara aktarılıyor ve sonrasında da insanlar için tehlikeli bir senaryo gerçekleşiyordu.

Akıllı saatler ve kablosuz kulaklıklar artık vücudumuzun bir parçası. Bir sonraki aşamada bence telefon cebimizden çıkacak ve giyilebilir bir şekilde tasarlanacak. Transhümanizmi desteklesek de desteklemesek de teknoloji yavaş yavaş bizi kuşatmaya başladı bile.