Mikro Şöhret

Sosyal medya hayatımıza yeni kavramlar getirdi, bunlardan birisi de mikro şöhret. Herkes sizi tanıyorsa, yolda görüp fotoğraf çektiriyorsa şöhretli bir insansınızdır, peki bu mikro şöhret nedir?

Bundan 50 yıl önce şöhret olmanın en hızlı yolu televizyona çıkmak, gazetelerin sizin hakkınızda haber yapması veya radyonun şarkınızı çalmasıydı. Bugün tanınmak çok kolay, bir videonuz ile saatler içerisinde milyonlarca insan sizi tanıyor, sizin repliğinizi tekrarlıyor veya şarkınız dillere düşüyor. Viral bir şekilde yayılan içerikler bazen içeriğin sahibi istemeden hızla milyonlara ulaşıyor. Hızla gelen bu şöhret geldiği gibi hızla gidiyor, geride parçalanmış hayatlar bırakıyor.

İnsanlar bazen istemeden de ünlü olabiliyor. Birisi sizin şarkınızı paylaşabilir, hatta pazarda mandalin satan bir pazarcıyı sesi iyi diye bir anda tüm Türkiye tanıyabilir. Elbette bunlar kaliteli içerik üreterek tanınan insanlar. Fiziksel dezavantajını kullanan, saçma hareketler yapan insanlar da var, kendilerini rezil ederken tek bir amaçları var, mikro şöhret olabilmek.

Andy Warhol’un “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” sözü mikro şöhretleri anlatıyor.

İnternetin bize verdiği kısa sürede şöhret olma gücü yeni bir hastalığa neden oldu, ben buna “TikTok Kanseri” diyorum. Sosyal medya hayatımıza elbette çok şey kattı ama bizden de çok şey aldı, mesela özsaygımızı! Otoyoldan giderken yolun kenarındaki sevimli evleri izlerdim ve bu evlerde ne güzel bir hayat yaşanıyor derdim, Heidi gibi bir yaşam… Durum öyle değilmiş, bunu TikTok ile gördüm. Bazen bilinçli bazen tesadüfen bir şekilde mikro şöhret olan kişileri gören sıradan kullanıcılar, özellikle de çocuklar bu hareketleri ve davranışları taklit ederek toplumsal bir yaralanmaya neden oluyorlar. Kolay bir şekilde sıradışı davranarak statü elde etmek isteyen kişiler ömürlerinin geri kalanını bir “internet ucubesi” olarak yaşamak zorunda kalıyorlar.

Mikro şöhretlere sahip olmak isteyen herkes bir gün 15 dakikalığına linç edilecek.  “Bir gün herkes internette 15 dakikalığına linç edilecek” isimli eski bir yazım daha var. Okumak isterseniz TIKLAYABİLİRSİNİZ.

Oysa ki Müzeyyen Senar’ın da dediği gibi, benzemez kimse sana. Sıradışı olmak için uğraşmaya ve kendini rezil etmeye gerek yok. Bizden bir tane daha yok, özel bir şey görmek istiyorsanız aynaya bakın ve içinizdeki gücü insanlara gösterin.

Hoş kalın, hoşça kalın…