Dikkat Ekonomisi

Bir spor salonunda olduğunuzu hayal edin, 50 bin kişi aynı anda bağırırken nasıl sesinizi duyuracaksınız? İnsanları susturup sizi dinlemelerini sağlamak ve sonrasında da sizinle ilgili olumlu konuşmalarını sağlamak çok zor.

Dikkatinizin ne kadar değerli olduğunun farkında olsaydınız, dikkat etmeniz gereken şeylere altın madeni bulmuş gibi pür dikkat bakardınız. Altın madeni benzetmemi biraz abartılı bulabilirsiniz ama dikkat şu an altından bile değerli olabilir. Günümüzün en kıt ve sınırlı kaynaklarından biri olan dikkat, büyük şirketlerin insanlardan talep ettiği bir değer.

Dikkatsizliğin bedeli ağırdır!

Dikkat ekonomisi (Attention Economy) kavramını bize ilk işaret eden Hebert Simon, bilgideki artışın dikkat kıtlığı yarattığını söylerken bunu “bilgi bolluğu=dikkat kıtlığı” şeklinde formülize etmiş. Kavram Simon tarafından bulunduktan sonra Thomas Davenport’un “Dikkat Ekonomisi” kitabı ile daha fazla kişi tarafından duyuldu. Tim Wu’nun “Dikkat Tacirleri” kitabı da dikkatin ne kadar önemli  ve değerli olduğunu anlatıyor.

Gün geçtikçe daha meşgul insanlar oluyoruz.  Telefonumuzdan, bilgisayarımızdan, televizyondan ve bunun gibi teknolojik cihazlardan gelen bildirimlere yetişemiyoruz. Multitasking yani aynı anda birden fazla iş yapabilen cihazlara yetişebilmek için biz de onlarca parçaya bölünmeye çalışsak da beynimiz buna yetişemiyor. İnsanlar nereye dikkatli bakarsa orası değerleniyor. Reklam bütçelerinin geleneksel mecralardan (billboard, gazete, televizyon) dijital mecralara kaymasının sebebi de tam olarak bu, insanlar gazeteye değil telefonun ekranına dikkatle bakıyor.

Telefon ekranında işler bitmiyor. Ekranda da sosyal medya uygulamaları, oyunlar ve diğer uygulamalar arasında büyük bir dikkat savaşı var. Dikkati çekip kullanıcıları kendi uygulamasında tutanlar size daha fazla reklam gösteriyor ve daha çok para kazanıyor. Dikkat ekonomisi de tam olarak burada işin içine giriyor.

Kısaca, sizin sağa sola bilinçsizce savurduğunuz dikkatiniz para ediyor!

Hayatta en övündüğüm şey düzenli kitap okumak, günde en az 200 sayfa kitap okuyorum. Okuduğum kitaplarda karşılaştığım ilgi çekici kavramları sizin için kısa ve anlaşılır şekilde yazıyorum. Bunu yaparken para da istemiyorum, buna rağmen çok az kişinin dikkatini çekebiliyorum.

Dikkat dikkat, orada yazdıklarımı okuyan kimse var mı?