Abdurrahim Ata Gümüş Mavi Yolculukla İlgili Merak Edilenleri Anlatıyor…

Yoğun iş temponuzda bize zaman ayırıp, Bodrum’un eşsiz doğal güzellikleri içerisinde bizi ağırlayıp, okurlarımıza mavi yolculukla ilgili merak edilenler hakkında bilgi veren Avukat Abdurrahim Ata Gümüş ile biraz hukuk üzerine biraz da yaz aylarında tüm okurlarımızın dikkatini çekecek olan Yatçılık ve mavi yolculuk hakkında bir röportaj gerçekleştirdik. Kendisine bu keyifli yolculuk için teşekkür ediyor, keyifli okumalar diliyoruz.

• 60 yıllık ticari geçmişe sahip bir ailenin 3.kuşağısınız, öncelikle sizden bu 60 yıllık ticaret hayatın hikâyesini dinleyebilir miyiz?

Ailemizin ilk ticari girişimi 1964 yılında kurulmuş olan Gençlik Kırtasiye’dir. Gençlik Kırtasiye kurulduğu günden bugüne, toptan ve perakende olarak kırtasiye hizmeti vermekte olup, yoğunluğu kurumlara yöneltmiş bir şirkettir. Ayrıca
aile büyüklerimiz, Ankara’da lüks ve üst segment otomotiv satışında sektörün ilklerinden olup, daha sonra otomotiv sektöründen çekildik. Benim gibi, 3.kuşağın temsilcisi olan Mert Gümüş’ün, kırtasiyemizin yönetimini üstlenmesini ile aile büyüğümüz Hazım Gümüş, her Ankaralının gönlünde yatan denize ve maviye olan özlemini gidermek amacı ile beraber, ticaretini birleştirmiş ve Gümüş Yatçılığı kurmuştur. Gümüş Yatçılığın bünyesinde kendimize ait, 32,5 metrelik 10 kabinli, 22 misafir kapasiteli Gümüş-1 isimli gulet ile yine ailemize ait Marmaris Bozburun’daki tersanemizde yapımı tamamlanmak

üzere olan, 24 metrelik 5 kabinli, 12 misafir kapasiteli bir gulet bulunmaktadır. Bana gelince, daha önce belirttiğim üzere,
bizler 3.kuşağın temsilcileriyiz. Ben, hukuk eğitimini takiben, sevdiğim ve gönül verdiğim, değerli hukuk camiasında avukat olarak profesyonel hayatımı sürdürmekteyim. Özellikle, uzmanlaştığım alanlar ise; Ticaret-Şirketler Hukuku, Ceza ve Fikir ve Sanat Eserleri Hukukudur. Ayrıca, yine hukuk alanında fikri katılım sağlayan bazı sivil toplum örgütlerinin yönetim ve üye kadrolarında da aktif olarak yer almaktayım.

• Deniz, çoğu insan için bir tutkudur. Yat, yelkenli ise bir hayaldir. Siz bu tutkunuzu hayalden gerçeğe nasıl dönüştürdünüz? Bu yolculuk sizde nasıl başladı?

Aslında gerçeğe dönüştürdüğümü pek düşünmüyorum. Denizcilik, her Ankaralı gibi benim de, maviye ve doğaya duyduğum özlem şeklinde devam etmektedir. Ama tabii, ailemin böyle bir işe ve dolayısıyla da teknelere sahip olması,

nadir lükslerim arasında kendimi şanslı hissettiğim bir konudur. Yoğun bir tempoda sürdürdüğüm Avukatlık mesleğimden fırsat bulup, ailecek bir araya gelmemize
ve konuklarımızı ağırlamamıza olanak sağlayan bu şansı
iyi değerlendirmeye çalışıyorum. Hayali gerçekleştirmek konusuna gelince; şartlar uygun olduğunda ve hobilerimize yönelme vakti geldiğinde, denizde ve teknede daha fazla vakit geçirmeyi hedefliyorum.

• İzin verirseniz, yaz sezonunda olmamız ve profesyonel olarak turizm işiyle ilgilenen bir ailenin mensubu olmanız nedeniyle, turizm ve mavi yolculuk ile ilgili kişisel görüşlerinizi almak istiyorum.

Turizmin konuşulduğu her ortamda konu bir şekilde, ülkemizin eşi benzeri olmayan bir doğaya sahip olduğu ve bunu ülke olarak değerlendiremediğimize gelir. Türkiye, her iklimi yaşayabilen nadir ülkelerden ve bunu turizmde iyi değerlendirmek gerekiyor. Mavi yolculuk ise; ayrı bir

dünya. Doğal güzelliklerimizin eşi benzeri olmadığını herkes söyler ama bunu ancak mavi yolculuk yapanlar gerçekten bilebilir. Yat turizminin gelişmesi, ülke turizmi için büyük önem arz etmektedir. Yat ile mavi yolculuğa çıkan misafirler, dünyayı görmüş, kıyaslama kabiliyeti olan ve eğitim düzeyi yüksek insanlar. Dolayısıyla, bu insanların diğer ülkelerde gördüğü hizmetlerin kalite olarak üzerine çıkmamız lazım.
Bu kapsamda yatlara verilen hizmet kalitesinin arttırılması ve aynı anda da, yatların çevreye verdiği zararın sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Böylece, dünyada eşi benzeri olmayan koylarımız en verimli şekilde değerlendirilip, turizme önemli ölçüde gelir katkısı yapar diye düşünüyorum. Memnun olarak ayrılan turistin, ülke tanıtımına katkısının ne kadar değerli olduğu tartışılmaz.

• Yat turizminin ve mavi yolculuğun genellikle üst seviye geliri olan insanların tercih ettiği bir tatil türü olduğu düşünülüyor. Sizce mavi yolculuk sadece üst gelir seviyesine sahip insanlara has bir ayrıcalık mıdır?

Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Kesinlikle, dediğiniz gibi değil. Size, somut bir örnekle bunu cevaplamaya çalışayım. 12 kişi ile çıkılan ve bir hafta süren mavi yolculukta, kişi başına düşen maliyet, her şey dâhil hizmet veren bir otelle kıyaslandığında daha düşüktür. Bizim guletlerimizde, her şey dâhil bu rakam ortalama kişi başına 2.500-3.500-Tl aralığında oluşmaktadır…

• Mavi yolcuğa çıkardığınız misafirlerinizin sosyal, kültürel demografileri ve milliyetleri nasıldır?

Bundan 5 sene önce bu soruyu sorsaydınız, genellikle İngilizler ve Almanların ağırlıklı olarak misafirimiz olduğunu söyleyebilirdim. Fakat son senelerde Türk misafirlerimizde göz ardı edilemeyecek kadar artış var. Türk misafirlerimiz, mavi yolculuğa olan ilgileri, her geçen gün artmakta olup, bu durum bizleri mutlu etmektedir. Bence, bugüne kadar Türk misafirlerimizin yeteri kadar mavi yolculuğa ilgi göstermemeleri, daha önce söylediğim üzere mavi yolculuğun pahalı olduğunu düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Yoksa bizler doğaya ve denize düşkün bir milletiz.

• Son olarak Bosslife Dergi ekibine ve okurlarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle ekibe çekim için Bodrum’a kadar gelmelerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Utku Demirsoy gibi profesyonel bir fotoğrafçı ile çalışmak beni çok mutlu etti… Dergi yıllardır ilgiyle takip ettiğim ve başarılı bulduğum bir dergi… Bu sayıda bana da yer vermiş olmalarından dolayı tüm dergi ekibine ayrıca teşekkür ediyorum. Ulusal noktada başarılı iş insanları ile birlikte her geçen sayı da daha güzel işler başarmaya devam edeceklerine inanıyorum…

Kaynak: Boss Life Dergi