Sana Selam Olsun Kadın!

Yargılamak değil ki mesele anlamaya çalışmak. Varoluşun endişesi değil, var
olanın anlamına ulaşmak. Sevgi ve merhamet için saygı ve adalet ile buluşmak.
Hadi bir ışık yak…

Sana selam olsun kadın! Sen ki uçsuz bucaksız bir çernezyom toprağı gibi bedenine düşmüş canlı denen o tohumu doğurup var eden bir mucize değil miydin? Toprağında can bulmuş merhamet tohumları çiçek açsın diye hiçbir karşılık beklemeden onu koruyup şefkatinle büyüten de sendin. Sana selam olsun kadın! Senin dokunduğun her yer birer çiçek bahçesine dönüşmüyor muydu?

Gördüğümüz en güzel, en başarılı, en barışçıl, en anlamlı şeylerin arkasında olan da sendin. Senin elinin değdiği her şeyde insanı heyecanlandıran bir zarafet vardı. Sana selam olsun kadın! Hayattaki duruşundan asla taviz vermeyen, doğruları avaz avaz bağırabilen sen değil miydin? Asaletin vardı senin kadın; merhametin, hoşgörün ve samimiyetinle ilham kaynağı olan da sendin. Sana selam olsun kadın! Varlığın ile besleniyordu tabiat. Senin olduğun her yerde yaşam küllerinden doğup yeniden başlıyordu. Sen varsan yaşam anlamlıydı. Senin olduğun yerde gökkuşağı, olmadığın yer de siyah ve beyaz vardı. Sana selam olsun kadın! İklimler gibi değil miydin? Bazen toprağa düşen bir ilkbahar yağmuru gibi bereketli ve o toprakta açan bir papatya kadar cesur ve güzeldin. Bazen göğü yarıp yeryüzünü süsleyebilmek için yağan kar taneleri ile bütün doğaya bembeyaz bir gelinlik giydiren bir kış gibiydin. Bazen de ışığı ile gezegeni aydınlatan o göz kamaştırıcı bir güneş gibi besliyordun var olmuş her şeyi.

Sana selam olsun kadın! Şairlerin en güzel şiirlerinde, yazarların en güzel kitaplarında, ressamların iyi resimlerinde, heykeltıraşların en güzel heykellerinde olan da sen değil miydin? Senin için nice türküler, nice şarkılar yazılıp bütün âşıklara dert ortağı olanda sendin. Sana selam olsun kadın! Senin olduğun her ortamda nezaket, zarafet ve şiraze yok muydu? Senin olmadığın yerde ne şıklık vardı ne de estetik. Senin olduğun yerdeydi denge. Sana selam olsun kadın… Nazım Hikmet’in dediği gibi; ‘’Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır, Acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan Karabasanlar gibi çizer kadınların yüzünü. Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların Göllerde ışıyan seher vakıtları gibi…’’ Kadın anlatmakla biter miydi? Bitmezdi kadın! Çünkü kadın anneydi, kadın çocuk, kadın sevgi, kadın aşk… Kadın geceydi, kadın umut, kadın sevgi, kadın insanlığın devamı… Bu yüzden sana selam olsun ey kadın! Kadına daha çok değer verilen bir dünya ümidiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlar, daha eşit, daha özgür bir yaşam hakları olmasını temenni ediyorum.

Yazar: Onur Alan
[email protected]

Kaynak: Boss Life Dergi