Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, bakanlık olarak 2019 yılını “Gönüllülük Yılı” olarak kabul ettiklerini açık- ladı. Türkiye’ye gönüllülük kavramını kazandıran ve gönüllülükte 40. yılını geride bırakan İnal Aydınoğlu ile gönüllülüğü konuşmak üzere bir araya geldik. Uzun yıllardır sürdürdüğü gönüllülük çalışmalarıyla binlerce insanın hayatına dokunan İnal Aydınoğlu, aynı zamanda yeni gönüllü liderler de yetiştiriyor. Gönüllü Platformu çatısı altında verdiği derslerin yanı sıra, üniversitelerde de “Toplu- ma Hizmet Uygulamaları” dersleri veriyor. Şimdiye kadar 13 tane kitap yayımladı, Marmara ve Maltepe Üniversitelerinde yılda 800
öğrenciye gönüllülükle ilgili eğitim veriyor. Her yaştan daha fazla insana ulaşabilmek için facebook, twitter ve instagram gibi sosyal medya araçlarını aktif kullanıyor. Hatta bunun için bir gönüllülük platformu ve yine youtube’da Gönüllü TV ismiyle bir kanal dahi kurmuş. Türkiye’nin ilk profes- yonel gönüllülük eğitmeni İnal Aydınoğlu ile yapmış olduğumuz röportaj, umarız ki bu çalışmalara katkı sağlar.
• Sizi “Türkiye’nin Gönüllülük Öğretmeni” olarak tanıyoruz. İnal Ay- dınoğlu, bugünlere nasıl geldi?
Gaziantep’in en ünlü ve varlıklı insanla- rından birinin 8, çocuğu olarak doğdum. Babam ne servetin ne de şöhretin parıltı- sına dayanamamış, ilkokula başlayacağım dönemde iflas etmişti. Oturduğumuz ev dahi alacaklılara teslim edilmişti. İlko- kulu, ortaokulu, liseyi hep çalışarak oku- dum. Üniversiteye başladığım yıllarda iş ararken bir öneri ile ikinci sınıfa geçtiğim yıl ticarete başladım. Ticaretin kazancını, zararını, iflasını, her şeklini yaşayarak tam 51 yıl ticaret yaptım. Günde 13-14 saat çalışan bir işkolik olmuştum. 37 yaşında gönüllü bir kuruluşa katıldım. Hayatım anlam kazandı. Huzurum, sevincim, be- reketim arttı. Yine günde 13-14 saat çalı- şıyordum ama bu sürenin yarısını gönül- lülüğe ayırıyordum. Son 8 yıldan beri ise yüzde 100’ünü gönüllülüğe ayırıyorum. Gönüllülükte 40’ı aşkın yıl geçirdiniz… Bu süre zarfında ne gibi çalışmalarınız oldu? Evet, gönüllülükte 40 yılımı doldurdum. Bu yıl da 40 yılımın anısına “İyi Yaşam” adlı 13’üncü kitabımı yazdım. 13 kitabım var. Hepsi sevgi ve mutluluk üzerine ya- zılmış kitaplar.
Bu tarihe kadar 10 bine yakın gönüllü
eğittim. Sadece Kadıköy’ün mahallelerinde 3 bin tane gönüllü eğittim, 16 tane gönüllü merkezi açtık. Onlar mahallelerini sahip- lenirler ve her yıl mahallelerinde 190-210 arası kurs açarlar. İnsanlar mahalleden dışarı çıkmadan, kendi mahallelerinde yürüyerek gelir, becerilerini ve hobilerini geliştirirler. Hatta orada yaptıklarıyla para kazanan arkadaşlarım var. Mesela herkes şarkı söylesin diye gönüllü evlerinde 58 tane koro kurduk. Şu anda sayıları 217 oldu. Kadıköy’de 217 koro, çeşitli dallar- da müzik yapıyor. Şarkı söylemeyen, dans etmeyen insan hayatın güzelliğine ve zen- ginliğine ulaşamaz. Şarkı söyleyerek bey- nindeki tümörü eriten, belindeki ağrıları bitiren, hayatını güzel yaşayan o kadar in- san var ki… Daha verimli işler yapabilmek amacıyla, maddi imkanlarımızı da ortaya koyup bir aile vakfı kurmaya karar verdik. 2010 yılında ablam, ağabeyim ve ben birle- şerek Gönüllü Hizmet Vakfı’nı, hiçbirimi- zin ismini geçirmeden, gönüllülüğümüzü ifade ederek kurduk. Bugüne kadar 5 tane okul bitirdik. Gaziantep’te 2 tane 35’er ders- likli İnal Aydınoğlu İlkokulu ve İnal Aydı- noğlu Ortaokulu’nu bitirdik. Sonra yeğe- nimin adına bir anaokulu yaptık, İstanbul Ataşehir’de içinde 21 tane salonu olan Mustafa Saffet Kültür Merkezi’ni yaptık. Bu sene eylül ayında Kurtköy’de 29 derslikli Mustafa Saffet Fen Lisesi’ni açtık. Hemen yanına 300 yataklı bir öğrenci yurdu yap- tırdık. Çorlu’da 42 derslikli Aysel Abdullah Öğücü Ortaokulu’nu yaptık. Önümüzdeki dönemde ise bir sosyal bilimler lisesi yapımına başlayacağız.
• Aynı zamanda yazarsınız da. Yazmaya ne zaman başladınız?
Ben gönüllülüğün ürettiği bir insanım. Kadıköy’de kurucusu olduğum bir vakıfta 3000’i aşkın gönüllüye eğitim vermiş ve 16 mahallede gönüllü evleri ve mahalle gönül- lülerini kurmuştuk. Her yıl binlerle ölçülen hizmetler yapıyorduk ve Kadıköy’ün sosyal yaşamında en etkili kurum KASDAV olmuştu. Kadıköylüler arasındaki iletişimi artırmak amacıyla yerel bir gazete yayınla- maya karar verdik. Yayınlanan ilk yazım “Neden Gazete Kadıköy” oldu. Tam 16 yıl her hafta bu gazetede yazdım. Sonra Milli- yet’te ve birçok dergide, yazılarım yayınla- dı. Bu tiryakilikle 20 yılda 13 kitaba ulaş- tım.
Yazarların toplumdaki görevleri nelerdir? Yazarlar kendi uyguladıkları, yaşadıkları, mutlu oldukları yolları bu inanç, anlayış ve deneyim zenginliği içinde okurlarına sun- malıdırlar.
• Gönüllülük üzerine birçok çalış- malar yaptınız. Sevgi, yaşam, mutluluk üzerine 13 kitap yazdınız. Bu başarınızı ve enerjinizi neye borçlusunuz?
Ne denli başarılı olduğumu bilmiyorum ama mutlu ve yaşamımdan çok memnun olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Daha çok yazmak ve gönüllülük yolunda daha çok çalışmak için büyük heyecan duyuyo- rum. İşkolikliğim; gönüllülüğün, yazmanın ve eğitmenliğin mutluluğu içinde sürüyor.
• Gönüllülük eğitimi nedir?
İnsanların sadece gönüllü olması yeterli değil, yeni gönüllüler de yetiştirmeliler. “Gönüllülüğü seviyorum” diyen herkesin yeteneğini, bilgisini aktarması çok değer- li bir şey. Benim de bu nedenle 20 yıldan beri açık olan bir kursum var. Her yıl bu kursa 150 kişi kaydoluyor ve bunlardan 60- 70 tanesi diploma alıyor. Sevginin çeşitli yollarını ve yönlerini anlatıyorum onlara. 8 ay sürüyor, ekim ayında başlıyoruz ha- ziran ayında bitiriyoruz. 20 yıldan beri ne günü ne saati değişti, her pazartesi 11.00-
13.00 arasında. Gönüllülüğe adanmış bir hayatı onlara aktarmaya çalışırken, onların kendi hobilerine göre hangile- rini isterlerse onları yapmalarını söy- lüyorum ve seçtikleri projelerde nasıl başarılı olabileceklerini anlatıyorum. Gönüllülere sevgi, toplantı, hitabet yö- netimi, liderlik dersi veriyorum.
• Sizce mutlu yaşamın gizli sırrı nedir?
Mutlu yaşamın gizli sırrı olmamalı. Mutluluk yolunu bulan anlatmalı, ör- nek olmalı. 13. kitabımın ismi “Ruhsal Değerlerimizin Aydınlığında İyi Ya- şamak”. Bir insanın iki dünyası vardır. Birincisi içinde yaşadığımız dünya, ikincisi iç dünyamızdır. Bu dünyadaki imtihanımız dünya değerlerinin esare- ti altına girip girmememizle ilgilidir. Dünyasal şeyler sınırlıdır. Aklımız, bedenimiz, nefsimiz dahil dünyasal tüm varlıklardan bir tekini bile alıp birlikte götürme olanağımız yoktur. Ruhumuzun değerleri ise sevgi, şefkat, merhamet, hak, hukuk, adalet gibi yüce değerlerdir ve sonsuzdur. Dünya haya- tında mutluluğu bulabilmek ve iyi yaşa- ma ulaşabilmek ancak dünyasal değer- leri ruhumuzun ışığı ile aydınlatmak, kalp ve akıl dengesi içinde yaşamakla mümkündür.
• Gönüllü Hizmet Vakfı ve Gönüllü Platformu’nun bir kuruluş hikâyesi var mı? Nasıl oluştular?
Gönüllü Hizmet Vakfı; dünyada kazan- dığımız maddi, manevi değerler ile eği- time, kültüre, sanata hizmet amacıyla kurulmuştur. 10 yıl içinde, Ataşehir’de 21 salonu olan bir kültür merkezi, Çorlu’da 42 derslikli bir ortaokul, Ga- ziantep’te 35’er derslikli bir ilkokul, bir ortaokul, 8 derslikli bir anaokulu, Kurt- köy’de 29 derslikli bir fen lisesi, 300 ya- taklı bir öğrenci yurdu yaparak gençle- rimizin hizmetine sunduk. 24 derslikli bir sosyal bilimler lisesini bağışlamak üzere protokolümüzü yaptık. Gönüllü
Platformu ise, gönüllülük duygusunu geliştir- mek, yaygınlaştırmak için kuruldu. Facebook, Twitter ve Instagram’da 30.000’i aşkın takipçisi ile gönüllüleri eğitmeye, gönüllü kuruluşlar ile gönüllüler arasında iletişim kurmaya çalışmak- tadır.
• Son dönemde firmalar kurumsal sosyal sorumluluk projelerine ağırlık verme- ye başladılar. CEO’lar neden kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde yer almalılar?
Kurumsallık, kurum kültürünün oluşması ile sağlanır. Ama her kurum yine insanlar tarafın- dan yönetilir. Kurumsal yapıyı koruyan, başa- rıyı sağlayan, onu yönlendiren ise CEO’lardır. Eğer CEO diğer insanları sevmiyorsa, onların iyiliğini düşünmüyorsa, insanlığın geleceğine önem vermiyorsa, doğayı korumuyorsa bu bir kişilik yapısıdır. Yönettiği şirketteki çalışanları da sevmez, iyiliklerini düşünmez, geleceklerine önem vermez, doğaya zarar verip vermediğini umursamaz. Ya yalnızca şirketin çıkarları ya da kendi çıkarları için çalışır. Yalnızca kazan-
maya odaklanan, sosyal sorumluluk bi- linci taşımayan şirketler ve ürünler artık sevilmiyor. Yalnızca kendi çıkarlarını dü- şünen CEO’lar konusu ise artık öğrenildi. Kendisi milyonlar hatta milyarlar kazanıp yönettikleri şirketler zarar eden CEO’la- rın ahlaksızlığını Amerika’da yaşanan son CEO krizinde hepimiz duyduk. “Yapınız” demekle sosyal sorumluluk projeleri ya- pılmaz. Lider, gösterdiği hedef için ilk yola çıkan, sevgiyi bilen ve en önde yürü- yen olmalıdır.
• Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Hiç hız kesmeden yeni hizmet projele- ri yapmak, yeni gönüllüler yetiştirmek, daha iyi bir gönüllü lideri olabilmek, yeni proje grupları oluşturmak, yazmak istedi- ğim daha çok şey var, yazmak, yazmak… Hatta 14. kitabım “Cömertlik”in çalışma- larını tamamlamak üzereyim. Mart veya nisan ayında yayımlamayı düşünüyorum.
Kaynak: Boss Life Dergi