Eskiden hava karardıktan sonra sokakta saklambaç oynardık, “elma dersem çık, armut dersem çıkma” diye arkadaşlarımızı uyarırdık. Nereden bilebilirdik bu elmanın bu kadar önemli olacağını.
Şimdi elma yüzünden birbirimizden saklanıyoruz, dünyanın diğer ucundaki arkadaşımız ile konuşma vaadi ile girdiğimiz bu teknoloji çöplüğü yüzünden masanın diğer ucundaki arkadaşımız ile konuşamaz hale geldik.
İlk akıllı telefonumu almak için 2 maaşımı biriktirmiştim ve internetten siparişimi vermiştim. O zaman çalıştığım hastanede çok sevdiğim bir Akif hocam vardı, onun elinde gördüğüm HTC telefon başımı döndürmüştü, kocaman bir ekranı vardı ve telefonun önünde bir klavye yoktu. O dönemin en karizmatik ve teknolojik telefonlarını Blackberry üretiyordu, ABD başkanı bile o markayı kullanıyordu. Telefonun tuşları o kadar fazlaydı ki insanı önemli hissettiriyordu bense tüm paramla hiç tuşları olmayan bir telefon almıştım.
Herkes Facebook hesabına girmek için bilgisayar başında beklerken ben telefonumdaki Facebook uygulaması ile bu sorunu çözüyordum gerçekten ayrıcalıklı hissetmiştim. Bugün size bu dönüşümün hikayesini anlatacağım, buna elma devrimi diyorlar…
iPhone hayatımıza 2007 yılında girdi, sadece 13 yıl olmuş, akıllı telefonlar olmadan önce ne yapıyorduk acaba ben hatırlayamıyorum. Artık tüm fotoğraflarımız, notlarımız, anılarımız onun içinde, beynimize taktığımız bir harici bellek gibi yaşıyoruz telefonumuz ile.
İlk iPhone nasıl tanıtıldı önce onu izleyelim.
Apple 2001 yılında iPod ile müzik dünyasını derinden sarstı. Walkman ile insanların müzik dinleme alışkanlıklarını tamamen değiştiren Sony bir günde teknoloji mezarlığındaki yerini aldı, insanlar artık dijital müzik dinlemeye başladılar, kaset ve cd ile bağlantımız koptu.
Sonrasında iPhone ile telefon endüstrini baştan aşağı yenileyen Steve Jobs bunu nasıl başardı, neden Apple bu kadar başarılı oldu? Bilgisayarlarımızda kullandığımız fareyi neden Steve Jobs meşhur etti.
Onun bir hikayesi vardı…
Kullanıcılar markaları kıyaslarken üstün özelliklerine değil kendilerine ne hissettirdiklerine bakmaya başlamışlardı, işte Jobs bunu gördü. IBM’in insanlara tek tip ürünler sattığını iddia eden Jobs büyük teknoloji firmalarını 1984 romanı üzerinden ateşe atan bir reklam filmi çekti. Bu arada size bilmediğinizi düşündüğüm bir bilgi vereyim, George Orwell’in gerçek adı Eric Blair ve kendisi gençliğinde BBC radyosunda çalışıyormuş.
Apple reklamını izleyelim.
Reklamda tektipleşmiş ve teknoloji firmaları tarafından hapsedilmiş insanları Apple kurtarıyor, bugünü ne güzel anlatıyor değil mi, şimdi aynı iddiaları Apple şirketine yöneltsek bunu tartışabiliriz : )
Bu reklam ile başladı işte Elma Devrimi…
George Orwell 1984 isimli kitabını 1949 yılında çıkardı, Apple da 1984 yılında Super Bowl finalinde yayınladığı 1984 kitabı temalı reklamı ile hikayesini en iyi şekilde öne çıkardı.
Elma devrimini en sert hisseden hiç kuşkusuz “geleneksel teknoloji firmaları” oldu. Düşünsenize Nokia’nın halini, dünyanın en prestijli ve havalı markasıyken bir anda herkes sizi çöpe atıp tuşsuz telefon istiyor. Motorola, Ericsson ve BlackBerry gibi markalar da buradan nasibini aldılar.
Bu konuyu öncesi ve sonrası ile düne ve yarına bağlayacağım. Buradan çıkarmamız gereken 2 ders var.
Birincisi dün anlattığım aşil topuğu (buraya tıklayarak okuyabilirsiniz), Aşil yenilmez bir savaşçı olsa da topuğuna isabet eden ok ile ölüyordu. Nokia tüm dünyayı kasıp kavururken bir anda pazardaki payını kaptırdı. Aynısı Facebook için de geçerli, eski günlerinden eser yok, artık gençler Instagram ve Youtube mecralarını tercih ediyor. Değişimi ve trendleri yakalayamazsanız dünyanın en büyük şirketi de olsanız bir anda yerle bir oluyorsunuz bir de kendinizi düşünün, Nokia değişimleri takip etmediği için payını kaptırdı siz takip etmezseniz başınıza kim bilir neler gelecek.
İkincisi 100 maymun deneyi, yarın da onu anlatacağım.
Hoş kalın…