Dikkat Tortusu

Cal Newport’un Dijital Minimalizm ve Pür Dikkat kitapları beni çok etkiledi, uzun zamandır bir yazara bu kadar hayranlık duymamıştım. Bugün yazarın Pür Dikkat kitabında altını çizdiğim “Dikkat Tortusu” kavramı üzerine bir yazı yazdım.

Önceki yazılarımda da devamlı multitasking yani aynı anda birden fazla iş yapan ve yaptıranları eleştirmiştim ve insanların pomodoro veya başka bir teknikle odaklanmaları gerektiğini ve başka bir işle uğraşmamaları gerektiğini belirtmiştim.

Pür Dikkat kitabında Harvard Business School’da yazı yazan İşletme profesörü Sophie Leroy’un bir araştırmasından söz ediliyor. İş yaparken A işinden B işine geçerseniz bütün enerjinizi ve dikkatinizi B işine aktaramıyorsunuz, aklınızın bir kısmı A işinde kalıyor. Buna dikkat tortusu deniliyor, bal sürerken bıçağı bala daldırıp ekmeğe sürseniz de bıçağın üzerinde bir miktar bal kalır, dikkat de aynen buna benziyor. Gün içerisinde işten işe geçtiğimiz için bu dikkat tortuları o kadar artıyor ki işler üzerinde bıraktığımız dikkat tortuları tüm dikkatimizi kapsıyor ve biz başka bir işe odaklanmak istesek de verimli olamıyoruz.

Call Newport yine Pür Dikkat kitabında Carl Jung’un elektrik bağlantısı olmayan bir köy evinde her hafta 3 gününü ayırarak analitik psikolojinin temelini attığını söylüyor. Newport günümüzde başarıyı doğru odaklanabilmeye bağlıyor, bunu yapmanın tek yolu ise: Pür Dikkat çalışma!

Kitaba göre, tek bir işe yoğun bir şekilde odaklanırsanız beyninizdeki elektrik akımını tekrar tekrar ateşlemeye zorluyorsunuz, bunun tekrarlanması oligodendrosit isimli bir hücre grubunun bu göreve katılan nöronların çevresini miyelin adı verilen katmanlar ile sarmasını ve bu becerinin pekiştirilmesini sağlıyor.

Dikkat tortusu, gün içinde karşımıza çıkan ufak ve masum sorunların birikerek esas yapmamız gereken işe ayıracağımız enerjimizi tükettiğini açıklayan bir kavram.

Gün içinde size gelen WhatsApp mesajları, mailler, telefonlar ve diğer bildirimleri düşünün, bunları anlık olarak yanıtlama zorunluluğu hem size hem de çalıştığınız şirkete büyük zararlar veriyormuş, ben de bunu yeni öğrendim ve bundan sonraki iş hayatımda bu konuda daha dikkatli olacağım.

Bir işi bitirmeden diğerine geçmenin verimliliğin katili olduğunu söyleyen Sophie Leroy, sürekli ulaşılabilir olmanın aslında zararlı bir alışkanlık olduğunu söylüyor. Dikkat tortusunu oluşturan durumlar sadece dijital cihazlar değil elbette, çalışma ortamınız ve eviniz de çok önemli.

Kendinize sakin bir çalışma ortamı bulamıyorsanız her gün saatleriniz boşuna geçiyor. 3 ayda bitiririm dediğiniz bir iş varsa notlarınızı alın ve programınızı çıkartın. Sonra da 1 hafta boyunca sabah 5.30’da kalkıp o işi yapmaya başlayın, göreceksiniz ki 3 ayda bitiririm dediğiniz iş 7 günde bitecek.

Ben yoğun iş hayatıma rağmen her gün ilginç bir konu bulup, bununla ilgili bir yazı yazıp üzerine de görselini tasarlayabiliyorsam siz de sabah erken uyanıp yıllardır planladığınız ve size fayda sağlayacak o çalışmayı yapabilirsiniz.

Bazen “Ben neden yazıyorum, çok az okunuyor” diye kendime soruyorum ama yazılarımdan ilham alan ve hayatına yön veren birisi ile tanışınca tüm alevim sönüyor. Kendinize iyilik yapın ve konfor alanından çıkıp yola koyulun.

Yarın görüşmek üzere…

Konfor alanı nedir? Bilmiyorsanız buraya alayım.