Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen’in 1843 yılında yayınladığı “Çirkin Ördek Yavrusu” masalı günümüzde hala çocuklara anlatılır. Bunu anlatırken anne babaların bir ders çıkardığını sanmıyorum, şimdi bu dersi beraber irdeleyelim.
Bir anne ördeğin yumurtalarının arasına kendisine ait olmayan başka bir yumurta düşer. Ördekler yumurtadan çıkınca sonradan gelen yumurtanın farkı net şekilde görülür, yavruların bir tanesi diğerlerinden farklıdır. Farklı olduğu için diğer ördekler tarafından dışlanan ve çirkin denilen yavru sürüyü terk eder. Bir zaman sonra tekrar karşılaşırlar ve ördekler hayrete düşer. Çirkin dedikleri yavru büyümüş, zarif ve güzel bir kuğu olmuştur.
Masalda da gördüğünüz gibi farklıysanız güzel olsanız bile dışlanırsınız. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi 2 konudan korkmamak gerekiyor. Birincisi kaybetmekten korkmayın, her bir başarısızlık size yeni bir donanım ekler ve sizi geliştirir. Başarısızlıkların üstüne bir gün başarırsanız kendinize yeni başarısızlıklar arayın, yoksa başarılı olduğunuz konfor alanı bir gün tükenebilir. İkincisi, farklı olmaktan korkmayın. Herkes ile aynı fikirlere sahip olarak bir yere varamazsınız. Farklı düşünmeden kimseye fark atamazsınız.
Herkesten farklı düşünmek utanılacak bir şey değildir, en büyük buluşlar böyle ortaya çıkmıştır.
Çocuklara dışlanmanın kötü bir şey olmadığını iyi anlatın. Akran zorbalığı ve siber zorbalık denilen tehlikeler çocukların gelişimlerine en büyük engeldir. Bir engel de sizsiniz elbette, siz “elâlem ne der” düşüncesinden kurtulmadan çocuğunuzun kurtulmasını bekleyemezsiniz.
(Bu yazıda 206 kelime var) #100Gün100Kelime’de 99. gün sona erdi.