Güzel bir yaz tatilinin ardından o meşhur “Pazartesi”, hem öğrencilerin hem de ailelerin önündeki uzun ve
yorucu yolun da başlangıcı… Ancak ailelerin çocuklarının geleceklerine dair yaptıkları her bir planlama aslında onların mutluluklarını doğrudan etkiliyor. Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar İnal Aydınoğlu, eğitim hayatında başarılı ve hayata karşı güçlü çocuklar yetiştirmenin ilk yolunun çocuğa özgüven ve yardımlaşma bilincini aşılamaktan geçtiğini belirtiyor.
Üç ay boyunca öğrencilerin alıştığı “özgürlük” dönemi bitti ve okul dönemi başladı. Okul hayatına ilk kez adım atacak minikler ve yeni bir döneme başlayacak olan öğrenciler kadar aileler de tatlı bir telaş içerisindeler. “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusunun cevabının yavaş yavaş şekillenmeye başladığı bu dönemde, çocukla iletişim kurmak da ayrı bir önem kazanıyor. Yaşam, sevgi, mutluluk, gönüllülük, kadın-erkek, aile ilişkileri gibi konular üzerine bu zamana kadar yazmış olduğu 12 kitabıyla tanınan Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar İnal Aydınoğlu, mutlu ve hedeflerine ulaşabilen çocuklar yetiştirmenin en önemli yolunun, çocuklara özgüven ve yardımlaşma bilincini aşılamak olduğunu belirtiyor. İnal Aydınoğlu, “Çocuk yetiştirirken önemli olan çocuğun insani değerlere sahip olarak büyütülmesidir. Bir çocuk, öncelikle iyi bir insan olarak yetiştirilmelidir. Ve en önemlisi çocuğun bunu
aile içinde yaşayarak öğrenmesidir. İçinde yaşadığı evde sevgiyi, şefkati görmeyen, sorumluluk bilinci aşılanmamış çocuktan iyi bir insan olmasını beklemek haksızlık olur.” açıklamalarında bulunurken ebeveynlerin ve eğitimcilerin en önemli amaçlarının kendi ayakları üzerinde durabilen, özgüven duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmek olduğunu belirtiyor.
Yazar İnal Aydınoğlu’ndan Ailelere Tavsiye:
“Çocuklarınız İçin En Değerli Kazanç: Özgüven ve Yardımlaşma Duygusu”
“Çocuklarınıza maddi mutluluklar değil, manevi duygular aşılayın”
Özgüven duygusunun ilk temellerinin anne-bebek arasındaki iletişim sırasında atılmaya başladığını belirten İnal Aydınoğlu, daha sonraki 6 yıl içerisinde de aile ortamında özgüvenin şekillendiğini ifade ediyor. Aydınoğlu, “Aile içinde kullanılan her kelime, jest ve mimik çocuğa özdeğeri hakkında bir ileti gönderir. Ailelerin en ufak bir konuda dahi çocuğunu yaşıtlarıyla kıyaslaması, çocuğun özgüveninden minik minik parçaların kopmasına neden olabilir. Bazı aileler çocuklarını yarış atı gibi yetiştiriyorlar. Amaçları onların iyi okullarda okumalarından, iyi
yerlere gelmelerinden ziyade kendi itibarları için bunları yapıyorlar. Çocuklara maddeye bağlı olmamayı, maddesel kazanımlarla mutlu olmamayı öğretmemiz lazım. Mesela yeni bir telefon veya bilgisayar oyunu çıkıyor, aileler çocuk üzülmesin diye hemen alıyorlar. Anlamsız alışverişler, maddi mutluluklar aşılamak yerine çocuğa paylaşma duygusu aktarılmalı, en önemlisi anne baba bunları kendi yaşantısında çocuğa göstermeli, örnek olmalıdır. Çocuklara örnek bir yaşam göstermeden onları etkilemek mümkün değildir. Bu değerleri benimsetebilmek için temel kuralların en önde geleni; sevgi, şefkat, merhamet içinde yaşamaktır. Sevgi; hiçbir koşul koymadan tüm insanları, canlı-cansız tüm varlıkları, doğayı ve tüm evreni sevmektir. Bunları korumak, daha iyi, verimli ve etkili yaşamaları için hiçbir karşılık beklemeden hizmet etmektir. Şefkat; sevginin esnekliğini, yumuşaklığını, koruyuculuğunu, sıcacık
ellerle, saran kollarla, gülümseyen dudaklarla, ışıldayan gözlerle karşıya hissettirmektir. Merhamet ise, zor durumda olanın zorluğunu paylaşmak, düşeni kaldırmak, muhtaca destek olmak, acı çekenin acısını kendi içinde duymak
ve hiçbir beklenti içinde olmadan yardımına koşmaktır.” açıklamalarında bulunurken, özgüvenin de bu yüce duygular sayesinde kendiliğinden oluşacağını belirtiyor.
Üç ay boyunca öğrencilerin alıştığı “özgürlük” dönemi bitti ve okul dönemi başladı. Okul hayatına ilk kez adım atacak minikler ve yeni bir döneme başlayacak olan öğrenciler kadar aileler de tatlı bir telaş içerisindeler. “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusunun cevabının yavaş yavaş şekillenmeye başladığı bu dönemde, çocukla iletişim kurmak da ayrı bir önem kazanıyor. Yaşam, sevgi, mutluluk, gönüllülük, kadın-erkek, aile ilişkileri gibi konular üzerine bu zamana kadar yazmış olduğu 12 kitabıyla tanınan Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar İnal Aydınoğlu, mutlu ve hedeflerine ulaşabilen çocuklar yetiştirmenin en önemli yolunun, çocuklara özgüven ve yardımlaşma bilincini aşılamak olduğunu belirtiyor. İnal Aydınoğlu, “Çocuk yetiştirirken önemli olan çocuğun insani değerlere sahip olarak büyütülmesidir. Bir çocuk, öncelikle iyi bir insan olarak yetiştirilmelidir. Ve en önemlisi çocuğun bunu
aile içinde yaşayarak öğrenmesidir. İçinde yaşadığı evde sevgiyi, şefkati görmeyen, sorumluluk bilinci aşılanmamış çocuktan iyi bir insan olmasını beklemek haksızlık olur.” açıklamalarında bulunurken ebeveynlerin ve eğitimcilerin en önemli amaçlarının kendi ayakları üzerinde durabilen, özgüven duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmek olduğunu belirtiyor.
Yazar İnal Aydınoğlu’ndan Ailelere Tavsiye:
“Çocuklarınız İçin En Değerli Kazanç: Özgüven ve Yardımlaşma Duygusu”
“Çocuklarınıza maddi mutluluklar değil, manevi duygular aşılayın”
Özgüven duygusunun ilk temellerinin anne-bebek arasındaki iletişim sırasında atılmaya başladığını belirten İnal Aydınoğlu, daha sonraki 6 yıl içerisinde de aile ortamında özgüvenin şekillendiğini ifade ediyor. Aydınoğlu, “Aile içinde kullanılan her kelime, jest ve mimik çocuğa özdeğeri hakkında bir ileti gönderir. Ailelerin en ufak bir konuda dahi çocuğunu yaşıtlarıyla kıyaslaması, çocuğun özgüveninden minik minik parçaların kopmasına neden olabilir. Bazı aileler çocuklarını yarış atı gibi yetiştiriyorlar. Amaçları onların iyi okullarda okumalarından, iyi
yerlere gelmelerinden ziyade kendi itibarları için bunları yapıyorlar. Çocuklara maddeye bağlı olmamayı, maddesel kazanımlarla mutlu olmamayı öğretmemiz lazım. Mesela yeni bir telefon veya bilgisayar oyunu çıkıyor, aileler çocuk üzülmesin diye hemen alıyorlar. Anlamsız alışverişler, maddi mutluluklar aşılamak yerine çocuğa paylaşma duygusu aktarılmalı, en önemlisi anne baba bunları kendi yaşantısında çocuğa göstermeli, örnek olmalıdır. Çocuklara örnek bir yaşam göstermeden onları etkilemek mümkün değildir. Bu değerleri benimsetebilmek için temel kuralların en önde geleni; sevgi, şefkat, merhamet içinde yaşamaktır. Sevgi; hiçbir koşul koymadan tüm insanları, canlı-cansız tüm varlıkları, doğayı ve tüm evreni sevmektir. Bunları korumak, daha iyi, verimli ve etkili yaşamaları için hiçbir karşılık beklemeden hizmet etmektir. Şefkat; sevginin esnekliğini, yumuşaklığını, koruyuculuğunu, sıcacık
ellerle, saran kollarla, gülümseyen dudaklarla, ışıldayan gözlerle karşıya hissettirmektir. Merhamet ise, zor durumda olanın zorluğunu paylaşmak, düşeni kaldırmak, muhtaca destek olmak, acı çekenin acısını kendi içinde duymak
ve hiçbir beklenti içinde olmadan yardımına koşmaktır.” açıklamalarında bulunurken, özgüvenin de bu yüce duygular sayesinde kendiliğinden oluşacağını belirtiyor.
Kaynak: Boss Life Dergi