Ülkemizin Hukuk sistemi sadece Cumhuriyet döneminden ibaret olmayıp İslam Hukuku ile başlayan, Osmanlı ile devam eden ve Cumhuriyet dönemiyle de gelişen ve gelişmeye her geçen gün devam eden çok güçlü bir yapıya sahip.
• BossLife Ailesi Olarak Öncelikle Sizleri Tanımak İsteriz. Bizlere kendinizden bahsedebilir misiniz?
Eğitimci anne ve babanın ikinci ve son çocuğu olarak Eskişehir’de Dünya’ya geldim. Ailem aslen Erzurumlu olup uzun yıllardır Eskişehir’de yaşadığı için bende üniversite yıllarıma kadar kesintisiz olarak Eskişehir’de yaşadım. Üniversite eğitimimi ise hayatımın dönüm noktası denebilecek şekilde Ankara’da Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim ve başarı bursu ile tamamladım. Şuan halen Atılım Üniversitesi’nde Kamu Hukuku alanında yüksek lisans eğitimime devam etmekteyim.
• Bir Avukat olarak sizlere ülke gündeminde hukuki süreçlerde sizin dikkatinizi neler çekiyor ve hangi durumlara göre önlemler alıyorsunuz?
Ülkemiz hem gelişmekte olan bir ülke olduğu için hem de coğrafi olarak Avrupa ve Asya arasında jeopolitik konumu gereği son derece kritik bir bölgede bulunmasından dolayı hukuk sistemimiz dinamik olduğu kadar da ülkemizin konumu gereği de devamlı kendini yenilemek zorunda. Türk Hukuku Osmanlı’dan beri süre gelen bir birikime ve Cumhuriyet’le birlikte de gelişen bir doktrine sahip. İş bu durum gereği Türkiye’de iyi bir avukat daha doğrusu iyi bir hukukçu olabilmek için öncelikle güncel hukuk mevzuatı ile birlikte Cumhuriyet Döneminden itibaren gelen Türk Hukuk Sistemine ana hatları ile dahi olsa vakıf olunması gerektiğini düşünmekteyim.
Keza Türk Hukuk Sistemine ve kazanılan deneyimlere bakıldığında hukuk sisteminin kendini çağa göre yeniler iken bir yandan da geçmişi tekrarladığını ve geçmişte edinilen tecrübelerin geleceğe yol gösterici olduğunu görüyoruz.
Bundan dolayıdır ki devamlı olarak Tanzimat ve Cumhuriyet döneminden itibaren Türk Hukuk sistemini büyük bir zevkle araştırıp, tarih içerisindeki hukuki ve siyasi tecrübelerin günümüz hukuk sistemine ışık tutmasını sağlamaya çalışarak sorunlara cevap aramaktayım.
Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; Bilgi artırıldığında ancak istek samimi olabilir; İstek samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğinde ancak özel yaşam iyileştirilebilir; özel yaşam iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir. Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir.
• Avukat olmanızda ailenizin etkisi nasıl oldu? Ailede hukukçu var mı?
Hukukçu ve avukat olmamda ailemin etkisinden ziyade mesleğimi ve hukuk eğitimimi tamamen aileme borçluyum ve bunu dile getirmekten gurur duyuyorum. Öğretmen bir anne ve yine öğretmen bir babanın evladı olarak ikisinin de şahsıma aklımın erdiği ilk günden beri “sen avukat olmalısın” dediğini çok iyi hatırlıyorum. Şöyle ki; Ailemin benim avukat olmamı söylediği ilk zamanları düşündüğümde
daha avukatın ne demek olduğunu dahi bilemeyecek yaşlarda idim. Annem beni Dünya’da en iyi tanıyan insan olduğu ve çok geniş bir vizyona sahip olduğu için benim özgür ruhlu ve sosyal bir insan olacağımı çok iyi biliyor olacak ki bana en uygun mesleğin Avukatlık olduğu telkininde bulunuyor idi. Keza, babam da ailesinde okula giden ve yıllarca yatılı okullarda okuyan oldukça büyük zorluklar çeken bir köy çocuğu olarak Hukuk Fakültesi’ne gitmek istemiş ve yeterli Üniversite puanını da almasına karşılık maalesef günün siyasi koşulları gereği bu hayalini gerçekleştiremeyerek Eğitim Fakültesi’nde eğitim görmüş. Bundan dolayı da babamın içinde hep bir burukluk olacak ki benim bir hukukçu olmamı her fırsatta yinelerdi.
Son olarak da yine öğretmen olan ablamın beni cesaretlendirmesiyle çocukluk hayalim olan hukuk eğitimini tamamladım ve şuan ailemin sayesinde bana en uygun olan ve çok sevdiğim mesleğim avukatlık görevini icra ediyorum.
• Türkiye’de ki adalet sistemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ki adalet sistemini 2.soruda da belirttiğim gibi gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için gelişmekte olan ancak temelleri sağlam bir sistem olduğunu düşünüyorum. Ancak toplum olarak maalesef bilgi sahibi olmadığımız konularda
fikir sahibi olmayı ve bunu dile getirmekte çekinmediğimizi üzülerek söylemek istiyorum. Şöyle ki vatandaşlarımız tarafından hukuk sistemimiz sadece kendi menfaatlerine çözüm bulunduğu zaman takdir edilmekte, yargılama sonucunda haksız çıktıklarında hemen eleştirilmekte. Ülkemizi ve dolayısı ile Hukuk sistemimiz sadece Cumhuriyet döneminden ibaret olmayıp İslam Hukuku ile başlayan, Osmanlı ile devam eden ve Cumhuriyet dönemiyle de gelişen ve gelişmeye her geçen gün devam eden çok güçlü bir yapıya
sahip. Ülkece bu bilince varabilirsek uygulamada
da Hukuk sistemimizin ne kadar güçlü olduğunun görülebileceğinden şüphem yok. Hukuk sistemimizin teorik olarak en büyük özelliği öngörülebilirlik ilkesinin tamamen uygulanıyor olması diyebilirim.
Uygulamada ise; Dünya’da ikinci bir örneği olmayan Ulusal Yargı Ağı Projesi takdire şayan. Bu sistem sayesinde tüm vatandaşlar online olarak davalarını takip edebilmekte istedikleri her an tüm hukuki bilgilerine erişebilmekte. Bunun azımsanamayacak bir başarı ve hayatımızı oldukça kolaylaştıran bir hukuk projesi olduğunu altını çizerek söylemek isterim.
• Bir avukat olarak hukuk fakültelerinde verilen eğitimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüz Hukuk Fakülteleri’ndeki eğitimi tam anlamıyla değerlendirmek ülkemizdeki sayısız kıymetli meslek üstatlarımız var iken genç bir hukukçu olarak kendime yakıştıramayacağımı öncelikle belirtmek isterim. Zira ülkemizde Dünya çapında çok başarılı Üniversiteler ve bu Üniversiteler bünyesinde Hukuk Fakülteleri bulunmakta ancak bu konuda yorum yapabileceğim tek konu her geçen gün artan Hukuk Fakültesi sayısıdır. Şöyle ki ben Hukuk Fakültesi eğitimine başladığımda ülkemizdeki Hukuk Fakültesi sayısı 40’a yakındı. Şuan tam olarak bilmemekle birlikte bu sayısının 80 civarında olduğunu düşünecek olur isek niceliğin artması ile niteliğin düştüğünü
söyleyebilirim. Zira bu durum bir yandan da Fakülteler arası rekabeti de artırmakta. Yine de şahsi fikrim Hukuk Fakültelerinin sayısının artırılmasından ziyade verilen eğitimin daha nitelikli hale getirilmesinin hukuk geleceğimiz için daha verimli olacağını düşünüyorum.
• Kariyerinizde kendinizi şu anda hangi aşamada görüyorsunuz? Örneğin; Bazı insanlar istediği kariyere ulaştıktan sonra alanı ile ilgili daha yüksek işlere doğru yol çizmek ister ve bu yolda başarılarına başarı katmak ve daha iyi bir geleceğe adımlar atmak ister. Buradan hareket edecek olduğumuzda siz hukuk alanındaki hedeflerinizde neler var?
Hukuk doktirinin ve hukuk eğitiminin hiçbir zaman bitmeyen ve asla bitmeyecek bir hacime sahip olduğunu düşünen genç bir hukukçu olarak meslekte kaçıncı yılımda olursam olayım ilk günkü heyecan
ile kendimi hep yolun başında görüyorum. Şöyle ki hukukta asla “tamam ben oldum, bu işte öğreneceğim başka bir şey kalmadı” diyemezsiniz. Hukuk öyle bir alandır ki her an her saniye gelişmeye ve kendini yenilemeye devam eder. Bunun aksini düşünür iseniz öncelikle kendinizi kandırır, devamında ise avukat olarak müvekkillerinize mahcup olursunuz. Şahsım üniversite yıllarından itibaren Ceza Hukukuna çok ilgili idi. Bu nedenle de meslek hayatımda Ceza Hukukçusu olarak başladım ve öyle devam etmekteyim. Mesleki alanda geleceğe yönelik hedefim ve hayalim öncelikle Kamu Hukuku alanında devam ettiğim yüksek lisansımı tamamlayarak devamında Ceza Kürsüsünde yeni hukukçu adaylara ders veren ve aynı zamanda da çok sevdiğim avukatlık mesleğine devam eden bir Ceza Hukuku Profesörü olmak diyebilirim.
• Avukatlığa adım attıktan sonra hayatınızda değiştirdiğiniz bir kararınız oldu mu? Açıklayacak
olduğumuzda; Kariyeriniz ile ilgili işlerinizi başarı olarak sürdürürken hayatın içinde “iyi ki böyle bir karar verdim ve doğru noktaya ulaştım’’ dediğiniz oldu mu?
Avukatlığa adım attığım ilk gün ilk vekâletini
alan ve aldığı ilk davanın da istediği alan olan
Ceza Hukukundan olan sayılı şanslı avukatlardan biriyim. Şöyle ki Ceza Hukuku, hukuk doktirini içerisindeki hayatın en içinden olan ve her vatandaşın bu alan ile uyuşmazlık yaşama ihtimali en yüksek alandır. Gündelik hayatın bu kadar içinden olan ve vatandaşların devlet ve birbirleri ile aralarındaki ilişkileri düzenleyen ve bu düzenlemelere karşı gelenlerin müeyyideler ile kontrol edildiği Ceza Hukukunda yargı erkinin temel taşı olan avukatlık mesleğini icra ediyor olmak öncelikle şahsımı son derece bilinçli bir birey haline getirdi. Mesleğim sayesinde kanunlara uymanın ne derece gerekli olduğunu, kanunlara aykırı eylemlerin ne gibi sonuçlara yol açacağını çok iyi bildiğim için attığım her adımı bu bilince borçluyum. Bu bilgi sayesinde düşünerek hareket ediyor, her olgu ve olaya bilinçle yaklaşıyorum.
• Hukuk günümüz Dünyasında oldukça önemli meslekler arasında yer alıyor. Bu konu hakkında bizlere neler söylemek istersiniz?
Hukuk sistemi Dünya’da ikiden daha az insan kalıncaya kadar devam edecek bir tecrübedir. Şöyle
ki insan oldukça kişiler ve devletler arasında sorunlar olmaya devam edecektir. Hukuk da uyuşmazlık yaşanmaması ve yaşanacak uyuşmazlıkların çözümünü hedefleyen bir sistem olduğu için hiçbir zaman tükenmeyecek bir alan. Bunun bir diğer örneğini de Tıp oluşturmakta. İnsanoğlu ölümsüzlüğü bulmadığı sürece Tıp da bitmeyecektir. Bu nedenle Hukuk ve Tıp en geniş ve en geçerli tecrübeler ve mesleklerdir. Ülkemizde ve dünyada her zaman en
geçerli ve en tercih edilen iki mesleğin Hukuk ve Tıp alanlarının olmasının sebebi budur.
• Hukuk Fakültesi öğrencilerine tavsiyeleriniz nelerdir?
Şahsen hayatta pişmanlıkları olan bir insan olmadığımı her fırsatta şükrederek söylesem de Üniversite eğitimim boyunca yaşadığım tek pişmanlık Fakülte hayatım boyunca kısa sürelide olsa yurt dışında bir eğitim programına katılmamamdır. İyi bir hukukçu ve iyi bir avukat olabilmek için iyi bir vizyona ve misyona sahip olmak gerektiği tartışmasızdır. Yurtdışında birkaç aylık kısa bir eğitim de teorik bilgiden ziyade ileride hayatınızı şekillendirecek ve sizi diğerlerinden farklı kılacak vizyona çok daha kolay ulaşılabileceğini düşünüyorum.
Bu nedenle meslektaş adaylarıma Üniversite eğitimlerine devam ederken veya mezun olduktan sonra meslek hayatlarına fiilen başlamadan önce mutlaka Yurt dışında kısa sürelide olsa eğitim almalarını tavsiye ederim.
• Hayatınızda örnek aldığınız avukatlar var mı (Dünyaca Ünlü Olabilir)? Varsa bizlerle paylaşabilir misiniz?
Kişilik olarak hiçbir konuda ve alanda asla kendimi kişi ve kurumlarla sınırlamam. En sevdiğim film, sanatçı, kitap vs. yoktur hayatımda. Edindiğim tecrübelerden ve takip ettiğim alanların her birinin en iyilerinden kendime uygun olanları harmanlayarak birikmiş şekilde bir hedef belirlerim. Mesleki olarak tabiî ki çok beğendiğim ve takdirle takip ettiğim üstatlarım bulunmakta. Ancak tek bir kişiye bağlı kalmak, o kişinin kötü bir kopyası olmaya çalışmaktan öte gitmeyecektir. Ancak duruş ve tarz olarak kendime örnek aldığım bir üstat Avukat ismi söylemek gerekirse Atılım Üniversitesi’nde öğrencisi olmaktan onur
ve gurur duyduğum Av. Ömer Gören’i öğrencilik yıllarımdan itibaren kendime rol model aldığımı söyleyebilirim.
• Avukat olmasaydınız ne olurdunuz? Bir hayaliniz var mıydı ve ya o halinizi şu an hobi olarak da yapıyor musunuz?
Avukatlık mesleği her ne kadar sunulan hizmet olarak kamu hizmeti ise de, mesleki faaliyet olarak serbest meslektir. Mesleğimizin bu özelliğinden dolayı iyi bir avukat olmak için tacir yönünüzün
de bulunması gerekmektedir. Bu nedenle her ne kadar avukatlık mesleğimi diğer hiçbir meslek ile değişmek istemeyecek kadar çok sevsem de avukat olmasam ticaretle uğraşan bir kişi olurdum diye düşünüyorum. Ticari alandaki hayalim de bir şehir oteli işletmeciliğidir. Ankara’da bir iş oteli işletmek kısa ve orta vadeli hedeflerim arasında. İtiraf etmek gerekirse otelin ismi ve logosu dahi hazır, umarım bir gün nasip olur.
• BossLife Dergimiz Hakkında Bizlere Neler söylemek istersiniz?
BossLife’ı yaklaşık iki yıldır kesintisiz bir şekilde severek okuyorum. Sosyal medya ve internet ile birlikte günümüzde yazılı medyaya olan talep azalmasına karşın okumayı çok seven bir birey olarak derginizin iyi bir takipçisiyim diyebilirim.
Derginizin en beğendiğim özelliği magazinden uzak, sadece gerçek amacı olan iş insanları ve iş insanlarının ilgi alanlarına cevap veren bölümlerden oluşması olduğunu söyleyebilirim. Çalışma ofisimde gelen misafirlerim randevularını beklerken önlerindeki sehpalarda mutlaka o ayın BossLife dergisi bulunmaktadır ve çoğunun ilgi ile derginin sayfalarını karıştırdığına uzun zamandır şahit olmaktayım. Ancak bir gün severek takip ettiğim bu dergiye davet edilip böylesine keyifli bir röportaj yapacağım asla aklıma gelmezdi. Bu vesile ile Mart 2019 sayınızda beni konuk ettiğiniz için tüm BossLife ailesine sonsuz şükranlarımı sunarım.
Kaynak: Boss Life Dergi