İnsanı İnsan Yapan Duygularıdır

Tuğçe Yalnızgül

Eğitimci
[email protected]

Son zamanlarda çok fazla gözlemlediğim ve denk geldikçe de üzüldüğüm bir durumdan bahsetmek istiyorum. Çocukların kısıtlı duyguları tadarak yaşadığını ve dünyanın çoğunlukla gerçek olmayan toz pembe bir tarafına denk geldiklerini görüyorum.

Aslında çocukların dünyanın toz pembe tarafına denk getirildiklerini görüyorum dersem daha doğru bir açıklama yapmış olurum. Tabii, isteriz ki dünya toz pembe bir yer olsun, ve çocuklar hep mutlu olsun, hep gülsün! Fakat ne insan kendi benliğinde sürekli mutlu olabilir, ne de doğa sadece tek bir duygu barındırır içerisinde.

Aslında ebeveynler, kendi çocukluklarında yaşayamadıkları, içlerinde kalan ve çoğunlukla unutamadıkları negatif duyguları çocuklarının yaşamaması için üstün bir çaba sarfediyor. Bu çaba hem kendilerini hem de çocuklarını fazlasıyla yoruyor. Aileleri fazla korumacı, çocukları ise izole bir hayat yaşamaya mahkum bırakıyor. Ebeveynler çocuklarının üzüntü veya hayal kırıklığı gibi duyguları tatmaması için çabalarken gerçek bir mutluluk duygusunu da ellerinden almış ve hatta bence çalmış oluyorlar.

Duygular kendi içlerinde birbirlerini tamamlarlar. Mutluluk duygusunu ancak mutsuzluğu da yaşamış biri tam anlamıyla hissedebilir. Dolayısıyla bir çocuğu bir duygudan mahrum bırakmak aslında bir çok duyguyu tam anlamıyla hissetmesini engellemektedir. Hissedilen duygular asla unutulmaz, söylenen sözler, yazılan yazılar, tanışılan kişiler veya görülen yerler unutulurken… Çocukken gittiğin bir yere tekrar gittiğinde çocukluğunda hissettiğin o duyguyu hissedersin, gittiğin yerin adını, kimlerle gittiğini hatırlamasan bile… Bu yüzden çok güçlüdür duygular ve insanı insan yapar.

Öğrenme süreçleri de tamamen duygularla bağlantılıdır. Şaşırma ve merak gibi duygular insanı araştırmaya ve daha fazlasını öğrenmeye iten duygulardır. Öğrenme süreci en az bir duygu ile birleşmediğinde geçici olur ve kısa sürede unutulur. Eğer çocuk öğrenme sürecinde kalbinin atmasını sağlayacak bir duygu yaşarsa, öğrenme gerçekleşir ve kalıcı olur. İşte tam da bu yüzden duygular kalıcıdır ve insanı insan yapar.

Ebeveynlerin çocuklarını koruma amacı ile sergiledikleri birçok davranış onların kendi benliğini oluşturmada engel teşkil edebilir. Çocukları yine de sınırlar içerisinde özgür bırakmak onları gerçek dünyaya hazırlarken daha doğru bir kendini keşfetme süreci yaşamalarını sağlayacaktır. Bu dünya için kendinin farkında olan, özgüveni yüksek ve iyi insanlar yetiştirmek hepimizin görevi… Bu yüzden ebeveynler olarak korkularımızla hareket etmektense çocuklarımızın ihtiyaçlarına odaklanmalı, duyularımızı onların duygularına yönlendirmeliyiz!

Duygular, sadece içimizde değildir, insanın dört bir yanını çevreler ve insanı tam anlamıyla insan yapar!