Dijital yerli, internet ve teknoloji ile büyüyen kuşağı anlatmak için kullanılan bir kavram. Bu kuşak doğar doğmaz teknolojinin imkânlarını kullanmaya başlar, babasından tablet isteyip oyun oynar, Youtube videosu olmadan yemek yemez, internet bağlantısı hayatında elektrik ve su kadar hayati bir yer kaplar.
Yıllar önce bir metro yolculuğumda küçük bir kız çocuğu ağlıyordu, kıza baktığımda ayağındaki kırmızı rugan ayakkabıları gördüm. Küçük bir kızın en büyük isteği bu değil midir? Artık değil! Dikkatle dinlediğim zaman ağlarken şöyle diyordu “Baba tableti ver artık”
Dijital yerliler, kullandıkları multitasking (aynı anda birçok görevi yapabilen) bilgisayarlar gibi yaşarlar. Bir anda tek bir iş yapmak onlara acı verebilir, uzun süre odaklanamazlar.
Dijital yerliler hızı sever, hızlı aksiyon alırlar ve internete bağlı aletleri (bilgisayar, telefon, tablet) evin, ailenin bir parçası olarak görürler. Ben doğduğumda evde tüplü bir televizyon ve çevirmeli bir telefon vardı. Çevirmeli telefonumuz olduğu için HUGO oynamak bir hayaldi. Aşağıdaki fotoğraflar bana ait : )
İnternette bilgi paylaşımına önem veren dijital yerliler metin yerine görsel öğeleri tercih ederler. Çevrimiçi bir hayatları olduğu için sorunları da bu konudadır; virüsler, kötü niyetli yazılımlar, dijital zorbalık, dijital mahremiyet gibi konularda yalnızdılar, sebebi henüz bu dijital hastalıkların yeterince anlaşılamamasıdır.
Kitap okumak yerine internetten bilgi sağlamaya çalışan dijital yerliler bilgi yığınları içinde doğru bilgiyi bulmak için çok zaman kaybederler, internet okuryazarlıkları kendiliğinden gelişmiş olmasına rağmen yeterli değildir.
Dijital kuşak çatışmasından uzak durmak için dijital göçmenlerin daha anlayışlı olmaları ve gençlerin ihtiyaçlarını anlamaları gerekiyor. Konik şekilde büyüyen teknolojik gelişimin hızına yetişmeye bile çabalamıyoruz, hepimiz farklı duraklardayız, birbirimize saygı duymalıyız.
(Bu yazıda 242 kelime var) #100Gün100Kelime’de 15. gün sona erdi.