Bizim yarışımız daha güzelini üretme yarışıdır, birbirini yok etme değil!…
Bu ay sizlerle paylaşacağım satırlar henüz 17- 18 yaşlarında hayatın sorumluluğu ile erken yaşta tanışmış olan sporcu kardeşlerimize ait..
“9 yıllık yol arkadaşlarımızla forma rekabeti içerisindeyiz. Olgunluğa adım atma yolundaki en büyük etkenlerden yalnızca bir tanesi bu… Her ne kadar rekabet içerisinde olsak da saha içerisinde her zorluğun üstesinden birlikte geliyoruz. Bu hayata karşı daha güçlü hissetmemizi sağlıyor. Hayat bize her geçen gün “birlikten güç doğar “ sözünü daha anlamlı kılıyor. Günümüzde kavramların içi hızla değersizleştirilip boşaltılıyor olsa da bizim paylaşımlarımız
ve yaşantımız bunlara cevap niteliğinde diye düşünüyoruz. Hepimiz birbirinden farklı amaçlar için buradayız ancak hedefimiz aynı… Bu süreçte en büyük mirasımız dönüp baktığımızda tebessümle hatırlayacağımız biriktirdiğimiz güzellikler…
Her anımızı değerli ve güzel kılmaya çalışıyor
olsak da zaman zaman öğretilerden uzaklaşabiliyoruz. Psikolojik olarak lakap takmanın gelişim dönemlerinde bireyler üzerinde olumsuz ve kalıcı
etki bıraktığını biliyoruz. (ama bizim takım içerisinde her birimizin kendi arasında lakabı var ) Bu bizi olumlu yönde etkiliyor. Öyle bir anda birbirimize
öyle seslendiğimizde sesimizin tonunda pozitif enerji, yüzümüzde kocaman bir gülümseme oluşuyor ve her birimiz bir anda canlanıyoruz, mutlu oluyoruz. Takım dinamiğini bu şekilde koruyoruz. Küçük yaşlarda farkında olmadan öğrendiğimiz bir çok şey hayatımızı kolaylaştırıyor. Bunları büyüdükçe farkediyoruz o ayrı konu.
Hüzünlü bir yanımız ailemizden uzak kalmak
ama biz kendi içimizde bir aile olduk. Bu öylesine söylenmiş bir şey değil, gerçekten öyle… Mesela kardeşimizin bardağından su içmeyiz değil mi biz burada takım arkadaşımızla aynı bardağı paylaşıyoruz, aynı kıyafetleri bazen aynı yastığı… Peki sizin hayatınızda böyle birisi veya birileri var mı ? Bu
bize şunu öğretti eksik olanı dahada eksiltmeyi değil tamamlamayı..! “
Her hangi olumsuz bir durumla karşılaştığımızda yapmamız gerekenleri mi öncelikli tutuyoruz yoksa canımızın o an istediklerini mi ? Böyle anlarda olmazsa olmazlarımızdan bir tanesi de dikkat dağıtan unsurlardan uzak durmak. Bu unsurlar herkeste değişkenlik gösterir. Siz kendi koşullarınızda gözlem yaparak bunu bulabilirsiniz..
Biz sizler kadar şanslı değiliz dediğinizi duyar gibiyiz. İnsan hayatında imkanlar içerisinde imkansızlık çekebilir. İnsan imkansızlıklar içerisinde bir dolu imkanda yaratabilir. İşte ikisi arasındaki ayırımı sizin olayları anlamlandırma şekliniz belirler. Şu hayatta bir şeye yatırım yapacaksanız işte o farkındalık olsun. Çünkü farkında olarak yaptığınız her şeyin sorumluluğunu alırsın. Sorumluluğunu aldığın her şeyde canının istediğini değil o an olması gerekeni yaparsın. Böylelikle adalet duygun gelişir.. Her şey birbiriyle bağlantılı ve sen neye, nasıl anlam verirsen doğal olarak birbiriyle bağlantılı her şeyde ona uygun biçimde değişiyor. Futbol gibi..
Top ile oynamayı mı seviyorsunuz yoksa topu kaybetmekten nefret mi ediyorsunuz ? İkisi arasında ince bir çizgi var, sen hayatındaki ince çizgilerin farkında mısın ?
Bu satırlarla 90 dakikanın arkasındaki hayatı, oraya gelene kadar nasıl yaşadığımızı sade bir şekilde sizlerle paylaştık. Sen bunu okuyan, evet evet sen! Düşüncelerini gözden geçir, seni geriye mi taşıyorlar yoksa ileriye mi ? Hayatında ne istiyorsun ? Başarı, güç, sevgi, saygı, şöhret, sakinlik ?? Şimdi kapat gözlerini ve onu yaşa.. Dene! Gerçekten olana kadar dene… Şuan hepimiz kusursuz yürüyoruz peki ilk doğduğumuzda da böyle miydik ? 365 gün her an denedik, düştük bir daha ve bir daha en iyisi olana kadar.. Düşüncelerin içinde geçerli olaylara bakış açını olumlu hale getirene kadar devam et.
Her ne olursa olsun nereden geldiğini ve nereye gideceğini unutma.! Duygularını katarak yaptığın veya yaşadığın her şey sana daha iyi hissettirecektir. Ve sen iyi olanı seçtiğin sürece elbet bir gün senin de çiçeklerin açacak unutma!
Kaynak: Boss life Dergi