Know-How’a “meslek sırrı” diyebiliriz. Yapılan işin en iyi şekilde işlemesini sağlayacak bilgileri müşterilerine sunan Know-How, bir çeşit “ticari sır”dır. Dünyanın en popüler Know-How’larından birisi Coca Cola’nın formülüdür. Gizli tutulan bu formül, şirket tarafından özenle saklanmaktadır. Onlarca kola markası olmasına rağmen Coca Cola’nın formülüne kimse ulaşamamıştır, bu formül dünyanın en pahalı Know-How’u olabilir.
Bir yöntem veya üründen en iyi şekilde nasıl verim alınabileceğini ve püf noktalarını bize sunan bu yöntem, bir bedel karşılığında satıldığı gibi kiralanabiliyor da…
Know-How, fikrî bir mülkiyettir. “Neden bir ticari sırra bu kadar para vereyim?” dediğinizi duyar gibiyim, sebebi basit; şirketler uzun süren ar-ge çalışmaları ile zaman kaybetmek yerine, başka şirketlerin edindikleri tecrübeleri ve bilgileri bir bedel ödeyerek alıyorlar. Böylece hem zamandan hem de paradan tasarruf ediyorlar.
Patent ile Know-How’u karıştırmayın…
Patent, yeni icat edilen bir buluşun açık şekilde tarif edildiği bir yöntemdir, patente başvururken buluş öyle basit anlatılır ki, işi hiç bilmeyen birisi bile bu yolları tek tek uygulayarak icatı ortaya çıkarabilir. Bu icat hayata geçirildiğinde ve artık daha fazla ilerleyemediğinde devreye Know-How girer ama patent kadar basit değildir, anlamak için üst düzey yetkinlik gerekir. Yani patent işe başlamak için, Know-How ise işi büyütmek için kullanılır.
Daha iyi anlamanız için üstte verdiğim kola örneğine geri dönüyorum. Kola bir patent ile üretilir, Coca Cola’nın tadı ise patentin üzerine yılların verdiği tecrübe ile eklenen ticari bir sırdır.
Ne iş yapıyorsanız yapın, tecrübelerinizi küçümsemeyin ve önem verin. Kendi alanınızda gelişin ve yerinizi kimsenin dolduramayacağı bir yetkinliğe ulaşmaya çalışın, elbet buna değer veren birisiyle karşılaşırsınız.
(Bu yazıda 248 kelime var) #100Gün100Kelime’de 65. gün sona erdi.