-Tüm Dünyayı Etkisi Altına Alan

Bu yazımda iletişim ve psikoloji kavramları ile ilgili yazdığım yazıları koronavirüs süreci üzerinden örneklendirdim.

Son iki aydır nereye baksam, neyi okusam, nereyi izlesem veya dinlesem bu kalıp karşıma çıkıyor: Tüm dünyayı etkisi altına alan

Daha önce “tüm dünyayı etkisi altına alan” bir şey gördünüz mü? Dünya Kupası tüm dünyayı etkisi altına alıyor mu hatta Dünya Savaşları? Hayır! Küçük bir virüs gerçekten tüm dünyayı etkisi altına aldı, nereye giderseniz gidin, nereye bakarsanız bakın her yerde aynı konu konuşuluyor. Zengin, fakir, genç, yaşlı herkesin tek bir gündemi var, Koronavirüs.

Global köy kavramını duydunuz mu? Kanadalı iletişim bilimci Herbert Marshall McLuhan tarafından öne atılan bu kavram teknolojik gelişmelerin dünyayı nasıl küçük bir hale getirdiğini anlatıyor, buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Dünyada bazı konular trend olduğunda tüm sosyal medya o konu ile çalkalanırdı. Hatırladığım kadarıyla en son sosyal medyada herkes Jason Statham gibi döner tekme ile kapak açmaya çalışıyordu. İnsanlar dijital kanallarda senkron olmuşlardı, buna hipersenkronizasyon deniyor, bununla ilgili yazdığım yazı burada.

Koronavirüs döneminde özellikle sosyal medyada paylaşılan yalan haberlerin insanlara virüs kadar zarar verdiğinden bahsetmiştim, bununla ilgili yazdığım infodemi başlıklı yazıyı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Bugünlerde toplantılarımızı Zoom gibi online platformlar üzerinden gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl yazdığım bir yazıda insanları farklı lokasyonlardan getirip bir salonda toplamanın ne kadar saçma ve pahalı olduğunu ayrıca bunun bir zaman kaybı olduğunu yazmıştım. Bugün webinar dediğimiz kavram öne çıktı, bu konu ile ilgili yazım için buraya tıklayabilirsiniz.

Bu süreçte bizi en çok zorlayan şeylerin başında evde kalmak geliyor. Bu kadar uzun süre evde kalmak da zor dışarı çıkmak da. Tam bir ikilem içerisindeyiz; yalnızlık da zor, insanlarla beraber olmak da. Bugünlerde yaşadığımız bu psikolojiyi kirpi ikilemi kavramı çok iyi anlatıyor, okumanızı öneriyorum, buraya tıklayabilirsiniz.

Evden dışarı çıkmıyoruz, çıksak da arkadaşlarımız ile toplanıp sohbet edemiyoruz. Tüm sosyal ilişkilerimizi internet üzerinden yürütüyoruz. Dedeler torunlarını Whatsapp görüntülü arama ile seviyor, iş arkadaşları Zoom ile birbirini görüyor, kim evde ne yapıyor Instagram’dan takip ediyoruz. Sosyal hayatımız var mı yok mu? Buna sosyalleşme illüzyonu deniliyor, okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Evde kalmak önemli demiştim, dünya hiç olmadığı kadar yavaşladı. Üretim, tüketim, sanat hangi alana bakarsanız bakın tam olarak durmasa da yavaşladı. Bu yavaşlamanın etkisi ile kötü şeyler olsa da güzel gelişmeler de yaşandı. Karbon salınımı azaldı, insanlar dinlenme ve kendilerini dinleme fırsatı buldular, kısaca hayatlarını film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirebilecekleri bir zaman kazandılar. Yavaşlamak bu kadar önemli mi? Yavaş hareketi yazımı buradan okuyabilir ve soruyu cevaplayabilirsiniz.

İnsanlar evde sıkılmamak için Netflix’in suyunu çıkarmış durumdalar. Arka arkaya izlenen diziler ve filmler olmasa insanlar evde ne yapacaktı bilmiyorum. Peki evde neden Netflix izliyoruz, televizyonlar her hafta bir bölüm yayınlarken neden Netflix bir sezon diziyi aynı anda yüklüyor? Bu sorunun cevabı dizi maratonu yazımda yazı burada.

Cumartesi Pazar sokağa çıkma yasağı olsa da diğer günler çoğu insan gönüllü olarak sokağa çıkmıyor ve alınan tedbirlere uyuyorlar. İnsanlar neden evde kalmalı, neden izole olmalı, sessizlik neden önemli? Gönüllü yalnızlık yazımda tam da bunu anlattım, buraya bir göz atın.

İnsanlar neredeyse iki aydır evdeler, sıkıntıdan yenilen yemekler ve hareketsizlik doğal olarak obeziteyi tetikliyor. Obezitenin zararları saymakla bitmez ama bir sorun daha var, dijital obezite. Evde kaldığımız süre boyunca devamlı dijital içerikler tükettik, saatlerce dizi izlemiş veya Instagram’da gezmiş olabilirsiniz. Bu kadar yüklemeyi zihniniz kaldırabilir mi? Buradan fikir sahibi olabilirsiniz.

Farkındaysanız bu koronavirüs sürecine alıştık. Her gün televizyonda bugün kaç kişi koronavirüs olmuş onu dinliyoruz, maske takıyoruz ve artık bu duruma şaşırmıyoruz. Alıştık anlayacağınız, insanlar kısa sürede alışabiliyorlar veya unutabiliyorlar. Buna hedonik adaptasyon deniyor, buradan okuyabilirsiniz.

Okuduğunuz için teşekkürler, umarım size faydası olmuştur