Her yıl milyonlarca kişinin ziyaret ettiği Oktoberfest’e ev sahipliği yapan, Bavyera Eyaleti’nin başkenti Münih, geçmişle geleceği mükemmel şekilde harmanlıyor.
Bir ticaret ve teknoloji merkezi… Bir kültür sanat başkenti…
Aynı zamanda dünyanın en büyük festivalinin ev sahibi. Almanya’nın en büyük üçüncü şehri olan Münih’ten bahsediyoruz. Sokakları gotik mimarinin en güzel örneklerini sunan yapılarla dolu bu şehir, bir taraftan da dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin ofislerini barındırıyor. 12. yüzyılda bir kasaba olarak doğan Münih, 1918’e kadar Wittelsbach hanedanının krallarının şehri oldu. Şimdiyse gotik mimarisi, fütüristik yapıları, düzenli sokakları, son moda butik ve restoranları, kestane ağaçlarının gölgesindeki bira bahçeleri ile hem turistleri hem de buraya yerleşen herkesi kucaklıyor.
Münih’in hem tipik Alman kenti hem de bir dünya metropolü havası var. Bir yandan tarihi atmosferini mükemmel şekilde koruyup diğer yandan günümüzün yaşam biçimini sunabilen pek fazla yer yok. İşte bu yüzden Münih mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Şehrin en renkli zamanı ise kuşkusuz, 6 milyona yakın biraseverin dünyanın dört bir yanından gelip, devasa çadırlarda toplandığı, devasa bardaklarda Bavyera’nın leziz biralarını içerek eğlendiği Oktoberfest dönemi. 184 yıldır Ekim ayında düzenlenen bu festival iki hafta sürüyor ve festival eğlenceleri Theresienwiese panayır alanından taşıp şehrin her yerine yayılıyor.
Elbette Münih’in sunduğu güzellikler yalnızca Oktoberfest ile sınırlı değil. 1158 yılından bu yana Münih’in en hareketli noktası olan Marienplatz için şehrin merkezi diyebiliriz. 19. yüzyıl Neo-Gotik mimarisinin tipik bir örneği olan Neues Rathaus bu meydanda yer alıyor. 85 metre yükseklikteki kulesine çıkarsanız muhteşem Münih manzarasını seyredebilirsiniz. Yine aynı meydanda yer alan Eski Belediye Sarayı Altes Rathaus orijinal tasarımını 2. Dünya Savaşı’nda kaybetmiş olsa da 15. yüzyıl ruhunu hala taşıyor ve aynı zamanda Münih Oyuncak Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor. Münih’in en önemli ve en eski kilisesi olan St. Peter Kilisesi da Marienplatz’ta yer alıyor. Kilisenin tarihi 11. yüzyılın başlarına kadar uzansa da, mimarisi 17. yüzyılda Rönesans çizgilerine göre yeniden şekillendirilmiş. 17. yüzyılda Barok tarzda inşa edilen yazlık konut Nymphenburg Sarayı’nın bahçeleri de en az kendisi kadar güzel ve yürüyüş için çok ideal.
Bahçe demişken, Avrupa’nın en büyük parklarından biri olan Englischer Garten, 1789 yılında açılmış. Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp sakin bir yürüyüş yapabileceğiniz parkta Chinese Tower adında bir bira bahçesi, Monopteros adında bir tapınak ve Japanese Tea House adında bir de çay bahçesi yer alıyor. 1972’deki olimpiyatlar için inşaa edilen ve dönemin çizgilerini taşıyan Olympiapark da TV kulesi ve sunduğu açıkhava aktiviteleriyle görülmesi gereken yerlerden. Görkemli saraylara ilginiz varsa, Bavyera Krallığı‘nın 1918 yılına kadar kullandığı eski sarayı olan Munich Residenz’ın 10 avlusu ve yaklaşık 130 odasını rehberli turlarla gezmenizi öneririz.
Münih’in tarihi yapıları kadar modern müzeleri de çok ilgi çekici. Dünyanın en geniş bilim ve teknoloji müzesi olarak bilinen Deutsches Museum, hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap eden birçok bölüme sahip. Farklı bölümlerde toplam 100 binden fazla objenin sergilendiği müzede, 1886 yapımı bir otomobili görebilirsiniz. BMW Müzesi’nde ise markanın tarihçesi ile ilgili tüm detaylara ulaşabilir ve yıllar içinde geçirdiği teknolojik gelişimi inceleyebilirsiniz. Sanat konusunda da birçok şehirle yarışacak müzelere sahip Münih. Pinakothek der Moderne’de Maxx Beckmann ve Picasso gibi sanatçıların, Alte Pinakhotek’te Dürer’den Rubens’e; Brueghel’den Cranach’a kadar çok sayıda eski ustanın, Neue Pinakhotek’de ise Monet, Manet, Van Gogh gibi empresyonist sanatçıların ve aynı zamanda Alman ustalardan Max Liebermann ve Adolph Menzel’in eserlerini bulmak mümkün. Kısacası Münih’e ne zaman gittiğiniz önemli değil, ister gözünüzü karartıp milyonların arasına karışın ve Bavyera biralarının tadına varın, isterseniz köklü tarihinin içinde ultra modern bir yaşam biçimini barındıran bu şehri daha sakin bir zamanında gezin. İkisinin de size yaşatacağı keyif bambaşka olacak.
Kaynak: Boss Life Dergi