Yeni nesil minyatür sanatçısı

Bu ay sevgili dostum, başarılı çizer, yeni nesil minyatür sanatçısı Öykü ÖZER ile hem fotoğraflar çektik hem de sizler için sohbet ettik. Bakalım Öykü bize neler anlatmış?

Minyatür nedir?

Minyatür, matbaanın icadı ve yaygınlaşmasından önce Doğu’da ve Batı’da tek tek, ciddi emekler ve paralar sarf edilerek uzun sürelerde hazırlanan el yazması kitaplarda metinlere eşlik eden resimlere verilen addır; kısaca matbaa öncesi kitap resim sanatıdır. Ancak Türk minyatürü söz konusu olduğunda, bu sanatın kökeninin Uygur Maniheist duvar resimlerine dayandığını da belirtmek gerekir.

Minyatür sanatıyla nasıl tanıştınız?

Fransız Dili ve Edebiyatı okumuş, ardından Türk Edebiyatı’nda yüksek lisans yapmıştım; uzun süredir de editörlük ve çevirmenlik yapıyordum. 2014 yılında, Eryaman’da otururken, sürekli geçtiğim bir sokakta belediye tarafından verilen minyatür kursunun ilanına ilişti bir gün gözüm. Kursa başlamaya karar verdiğimde tam olarak neyle karşılaşacağımdan, devam edip etmeyeceğimden hiç emin değildim. Fakat minyatür sanatına ilk bakışta âşık oldum ve kısa bir süre sonra eşimin de desteği ve teşvikiyle, diğer yaptığım işleri bırakarak minyatüre yöneldim. Minyatür sanatına tutulmamda, akademide ders verir gibi özenle ders veren, tüm bildiklerini öğrencileriyle cömertçe paylaşan hocam Fatma Alparslan’ın payı büyüktür.

Minyatür sanatında kendimi ve hayatta yapmam gereken şeyi bulduğumu söyleyebilirim. Şimdiye kadar yaptığım hiçbir iş bana bu kadar mutluluk vermemiş, kendimi gerçekleştirdiğim hissini bana bu denli yaşatmamıştı. Minyatüre başladıktan bir süre sonra fark ettim ki, elimde ortaokuldan kalan tek resim çalışmam bir minyatür röprodüksiyonuymuş. Yine sonradan fark ettim ki, lise yıllarında yaptığım resimlerde perspektif kullanmamışım, minyatürü oldukça andıran kalabalık figürlü ve mimarili resimler yapmışım. En baştan beri bilinçsiz de olsa minyatüre bir eğilimim ve ilgim varmış sanırım. Otuz üç yaşımda da olsa bu eğilimimi fark ettiğim için çok şanslıyım.

Minyatür maceranız nasıl devam ediyor?

Bir senelik kursu tamamlamamın ardından işin arkası çorap söküğü gibi geldi. Minyatür çalışmalarıma kuramsal bir zemin kazandırmak için Gazi Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümünde yüksek lisansa başladım ve minyatür üzerine yoğun bir okuma sürecine giriştim. Şu anda minyatür ile çocuk resmi arasındaki koşutlukları incelediğim yüksek lisans tezimi yazıyorum.

Yurt içinde katıldığım çeşitli karma sergilerin yanı sıra, bu yıl Cezayir’de düzenlenen Uluslararası Hat, Tezhip ve Minyatür Festivaline yol arkadaşım minyatür sanatçısı Ayşe Keskin Uysal ile birlikte katıldım (Arkadaşım bu festivalden ikincilik ödülüyle döndü). Sipariş minyatürlerin yanı sıra dergi ve kitaplar için minyatür tarzında illüstrasyonlar ve kapak görselleri yapmaya başladım; bir de Eren Ulucan ile birlikte henüz yayımlanmamış olan bir çocuk kitabı yazdık ve ben bu kitabı minyatür tarzında resimledim.

Şu anda ise, “Şimdilik” adlı, tamamen gönüllülerden oluşan bir ekiple ve hiçbir maddi beklenti olmaksızın 10-15 yaş aralığındaki çocuklara butik atölyeler sunan bir dernekte çocuklarla minyatür çalışıyorum. Aslında her çocuğun yetenekli olduğunu, yetişkinlikle beraber yeteneklerin törpülendiğini fark ediyorum.

Bunun yanı sıra, Avusturalyalı bir heykeltraş-yazarın post-modern bir tarzda kaleme aldığı bir kitabın illüstrasyonları üzerine çalışıyorum. Ayrıca Ankara için önemli bir yerel oluşum olan Lavarla ekibi ile, harita tarzında minyatürleriyle tanınan büyük Osmanlı nakkaşı Matrakçı Nasuh’a saygı duruşunda bulunarak, minyatür tarzında turistik bir Ankara haritası hazırlıyoruz. Kısa bir süre içerisinde basılıp dağıtılmasını umduğumuz bu haritayı Ankara’ya ve Ankara kültürüne bir armağan olarak düşünüyoruz. Bütün bunların yanı sıra, hocam Fatma Alparslan’ın ve onun hocası olan Nurten Ünver’in minyatür ve Semra Ata’nın tezhip derslerine devam ederek kendimi kitap sanatları alanında geliştirmeye çalışıyorum.

Yaptığınız işlerden anlaşıldığı kadarıyla minyatürü klasik tarzda çalışmıyorsunuz. Bu konuyu biraz açabilir misiniz?

Bugün çoğu kişi minyatürü sadece Osmanlı’da yapılmış minyatürlerin bir tekrarı olarak algılıyor. Oysa minyatür geçmişte donup kalmış bir nostalji nesnesi değil, dünyayı görme ve temsil etme biçimlerinden birisidir: Nesne, figür ve mekânların belirli bir bakış açısından görüldükleri şekilde resmedilmesine dayanan ve uzun süre norm olarak görülen klasik Batı resminden farklı olarak nesne, figür ve mekânların bellekte yer ettikleri şekilde resmedilmeleri olarak özetlenebilir bu görme ve temsil etme biçimi. Akademik yayınlarda olduğu gibi, (minyatür sanatının ne olduğu üzerine kafa yoran herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğüm) Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı adlı romanı ile Derviş Zaim’in Cennet’i Beklerken adlı filminde de altı çizildiği gibi, nakkaş, yani minyatür sanatçısı gördüğünü değil zihnindekini resmeder. Bu düsturdan hareketle şekillenen minyatür tekniklerini kullanarak her türlü konuyu resmetmek pekâlâ mümkündür.

Ankara’da minyatür sanatının hâlihazırdaki durumundan söz edebilir misiniz?

Pek çok konuda olduğu gibi, minyatür alanında da İstanbul’un zenginliğini, çeşitliliğini ve sunduğu imkânları teslim etmek gerekiyor. Fakat Ankara’nın da özellikle son dönemlerde bu konuda atak yaptığını söylemek mümkün. Nurten Ünver’in yetiştirdiği Ayşe Keskin Uysal ve Figen Kubatoğlu son yıllarda çok önemli ödüller kazanarak, önemli sergilere katıldılar. Gelecekte daha pek çok başka Ankaralı minyatür sanatçısının da büyük başarılara imza atacağını düşünüyorum.

Sizce herkes minyatür yapabilir mi? Minyatüre başlamak isteyenlere neler söylemek istersiniz?

Bence mesele şu kadar basit: Herkes istediği her şeyi yapabilir. Yeteneksiz olduğunuzu söyleyenlere, bu kendiniz bile olsanız itibar etmeyiniz! Özellikle güzel sanatlar söz konusu olduğunda, bu işi amatörce yapmak isteyenler dahi yeteneğe gereğinden fazla vurgu yapılıyor. Belediyede kursa katıldığım süre boyunca geçmişte daha çok dikiş-nakışla uğraşmış, eline kalem ya da fırça almamış pek çok orta yaşlı kadının minyatür tekniklerini öğrendikten sonra çok güzel çalışmalar ortaya koyduğuna şahit oldum. Amacınız dünya çapında bir sanatçı olmaksa yetenekten ve bu işe erken başlamaktan tabii ki söz edelim, ama bence istekli olan, öğrenmeyi ve çalışmayı seven, bir de estetik zevk ve hayal gücü bir miktar kuvvetli olan herkes güzel sanatlarla ve dolayısıyla da minyatürle uğraşıp son derece güzel ürünler ortaya koyabilir.

Minyatüre başlamak isteyenlere, işe önce temel düzeyde de olsa tezhip eğitimiyle başlamalarını tavsiye ederim. Ben bu konuda bilgim olmadığından minyatürden işe başladığım için başlarda fırça hâkimiyetinde ve boya kullanımında biraz zorlandım.

Çalışmalarınıza nasıl ulaşabiliriz?

Behance adlı sitede çevrimiçi bir portfolyom var ( www.behance.net/miniaturist ). Burada ve instagram sayfamda (oykuterziogluozer) çalışmalarımın bir kısmına ulaşabilirsiniz.

Diğer Kültür – Sanat haberlerimizi okumak için tıklayın!

.