Covid-19 süreci sizin için nasıl geçiyor?
Aslında herkes için çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz fakat bu süreci verimli geçirebilmek için elimizden geleni yapıyoruz diyebilirim. Biz neredeyse hep karantina sürecinde geçirdik, bu yüzden fazlasıyla bunaldık fakat evde hobilerimizi gerçekleştirip zamanı verimli değerlendirmeye çalışıyoruz. Tabi ben bir yandan da yüksek lisans yapıyorum pazarlama alanında, bu da benim vaktimi oldukça fazla alıyor. Benim açımdan verimli fakat tabi ki de can sıkıcı bir süreç genel olarak.
Sizin eğitim fakültesinden mezun olduğunuzu fakat mesleğinizi yapmadığınızı biliyoruz, neden?
Ben çok isteyerek ve severek ODTÜ’de Okul Öncesi Eğitimi Bölümü’nde okudum. Hatta çok başarılı da bir öğrenciydim. Zaten yaptığım her işi en iyi şekilde yapmaya çalışırım ve bunu başardığımı da düşünüyorum. Fakat mezun olduktan sonra iş tecrübelerimde pek de mutlu olmadım, bu yüzden sektörde devam etmek istemedim ve kendimi gerçekten bulduğumu hissettiğim bir iş yaptığımı düşünüyorum şuanda. Bir reklam ajansının sahibiyim ve çok mutlu bir şekilde çalışıyorum. Markalar için içerikler üretmek çok keyifli, üstelik kendimi geliştirmek için pazarlama alanında yüksek lisans yapmak da mesleğime ve teknik bilgilerime fazlasıyla katkı sağladı. Fakat hala projelerimi çocuklarla birleştirme isteğim var, ve yapıyorum da…
Sanırım bu isteğiniz ‘Ben de Çocuktum’ programı ile hayat buldu, bu süreç nasıl gelişti?
Evet aslında bu proje benim için çok değerli, yaklaşık 2 senedir bu programın içeriğini yazıyorum. Fakat hayata geçiremeyip rafa kaldırdım, sonra tekrar üzerine çalıştım fakat bir türlü hayata geçirememiştim. Şuanda Kefaret dizisinde oynayan Tuan Tunalı’nın katılımıyla ilk programımızı gerçekleştirmiştik ve aslında Tuan’ın sayesinde başlayabildik diyebilirim. Ardından çok kıymetli insanlarla programımızı sürdürdük, Ahmet Çevik, Kral Şakir’in yaratıcısı Varol Yaşaroğlu, Begüm Topçu, Emrehan Halıcı ve Tilbe Şenyürek… Bu programın temel amacı bugün başarısı ile bizleri etkileyen insanların zamanında nasıl bir yoldan geçtiği ve nasıl bir çocukluk geçirdiğini tüm izleyicilerimiz ile paylaşmak. Ve katılan her konuğum ile çok kıymetli vakit geçirip her birinin çocukluklarını konuştuk. Gayemiz bizi izleyenlerin düşüncelerinde yeni yollar açmak, onlara farklı bakış açıları kazandırmak ve çocuk eğitiminde ebeveynleri gerçek hikayelerle buluşturmak aslında…
Bir süredir yeni programlar yayınlanmıyor? Ne zaman gelecek bir sonraki bölüm?
Hayat hızlı akıyor ve bu süreçte sırf program yapmak için konuk almak, program yapmak istemiyoruz. Dediğim gibi hem profesyonel hayatımız hem de benim devam eden eğitim hayatım oldukça zamanımı alıyor. En kısa sürede yeni konuklarla programımıza devam etmeyi umuyoruz, tüm izleyicilerimize burdan sevgilerimi iletiyorum.
Instagram hesabınızda güzel bir kitleye sahipsiniz, ve paylaşımlarınızı çok beğeniyoruz. Peki, kendi hesabınız için içerik üretmek mi? Markaların hesapları için içerik üretmek mi?
Bu gerçekten çok zor bir soru ikisi de oldukça emek istiyor ve ikisi de ayrı ayrı çok keyifli. Fakat kendi hesabım için içerik üretmek daha fazla haz veriyor diyebilirim. Çünkü takipçilerimle doğrudan bir iletişim kuruyorum ve onlardan gelen mesajlar beni çok mutlu ediyor. Dolayısıyla kendi sosyal medya hesabım için içerikler üretmek biraz daha önde diyebilirim.
Geçtiğimiz yıl evlendiniz, pandemi sürecinde evlilik nasıldı?
Gerçekten tam anlamıyla bir kaostu. Biz pandemi öncesinde planlamıştık aslında ve pandemi ile beraber tüm planlarımız alt üst oldu. Tabii en sıkıntılı olan şey belirsizlik, uzunca bir süre belirsizlikler içinde evimizi kurmaya çalıştık. Neyse ki sağlık açısından bir sıkıntı yaşamadan mütevazi bir nikah töreni ile açık havada evlendik. Aslında hayalimizde daha farklı planlar vardı, fakat gerçekleştiremedik ama süreçte hepsini bir bir gerçekleştirmeyi umuyoruz.
Eşiniz Fotoğraf Sanatçısı Utku Demirsoy çocukluk arkadaşınız ve çocukluktan evliliğe giden bu sürecin sırrı nedir?
Evet, konu nasıl evliliğe geldi inanın ikimiz de bunun farkında değilizdir. Fakat şuan için bunun keyfini sürüyoruz diyebilirim. Ortaokul yıllığımıza bakıp birbirimizle dalga geçip çok eğleniyoruz. Ortak arkadaşlarımız oldukça fazla ve bu da bizi birbirimize daha da yakınlaştırıyor. Evlendiğiniz kişinin aynı zamanda arkadaşınız olabilmesi bence zaten en önemli şey. Bizim çocukluktan gelen arkadaşlığımız da aslında evliliğimizde arkadaş olabilmemizi daha da kolaylaştırmıştır ve tabi ki güven duygusu da veriyor insana. Senelerdir Utku’yu da ailesini de tanıyorum, aynı şekilde Utku’da benim ailemi senelerdir tanıyor. Hatta abimle benden önce tanışmışlıkları var. Bu çok büyük bir şans ve bu şans için her gün şükrediyorum.
Markamera Reklam Ajansının sahibi olarak markalara yeni dönemde neler önerirsiniz?
Yeni medyada rekabet artık daha fazla, her şey dijitalleşiyor. Özellikle Covid-19 sürecinden sonra tüketicilerin davranışları ve tutumları da değişiyor. Bunların doğru bir şekilde analiz edilmesi ve sektörlerine uyarlanması gerekiyor. Bu aşamada ise hızlı olan kazanıyor aslında… Dolayısıyla dijital dünyaya ayak uydurabilmek ve gelişmeleri yakından takip edebilmek adına profesyonel destek almaları en sağlıklı olanı. Her markanın, her sektörün ihtiyacı farklı ve genel bir reçete yazmak kesinlikle doğru değil ve kısa zamanda kazandırıyor gibi görünse de uzun vadede kaybettirme ihtimali var. Ben her zaman her marka için strateji geliştirmeden yola çıkılmasının çok tehlikeli olduğunu söylerim. Dolayısıyla profesyonel ellere markayı teslim etmek en sağlıklısı. Bir ajans işbirliği olmayan büyük markaların ise, pazarlama departmanlarında çalışan profesyonellerin büyük önemi var, bu noktada pazarlama ve halkla ilişkiler departmanı bütünleşik bir şekilde çalışabiliyor mu bunu test etmelerini önerir, eğer cevap hayır ise hızlı bir şekilde sürece müdahale etmelerini öneririm.
Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Okuyucularımız için eklemek istediğiniz başka düşünceleriniz ya da önerileriniz varsa dinlemekten memnuniyet duyarız.
Tabii, ben çok teşekkür ederim sizlere. Buradan tüm okuyuculara her bir kişinin bir marka olduğunu ve markalarını parlatmaları gerektiğini söylemek istiyorum. Tüm hayatınız için tek bir iş yapmak zorunda değilsiniz, tek bir hobiye sahip olmak veya tek bir ülkede yaşamak zorunda değilsiniz. Sürekli bir değişim içinde olan bu dünyaya ayak uydurmaya ve kendinizi parlatmaya bakın!
Sevgiler…