Özdisan Elektronik Genel Müdürü Mustafa Yurttaş Anlatıyor…

• Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

1960 yılında Samsun’da doğdum. Babamın ticaretle uğraşması nedeniyle 1966 yılında İstanbul’a yerleştik. İlk okul yıllarından itibaren sömestrlerde babamın yanında çalışarak gayri ihtiyari tecrübe edinmeye başladım. İlerleyen yıllarda bu çalışmaların bana ciddi anlamda katkı sağladığını düşünüyorum. 15 yaşımdan itibaren İstanbulspor’da genç ve A takımında futbolculuk hayatım okul ile birlikte devam etti. İlerleyen yıllarda iş hayatına atıldığımda da futbol hep hayatımın bir parçası oldu.

• Firmanızın kuruluşu ve gelişiminden biraz bahseder misiniz?

Babam ileri görüşlü biriydi. Cüzi miktarda da olsa sermaye katkısı sağladı şirketimize. 60 m2’lik bir alanda faaliyete başladık. Elektronik cihaz üretimi yapan ve ticari olarak da sektörün ihtiyacı olan materyalleri karşılayan bir şirket kurduk. İstanbul Galata’da eski bir Fransız Okulu olan Saint Pierre’nin bodrum katındaydık.

Ağabeyim Davut Yurttaş ile başladığımız yolculuğumuzda, 1985 yılında stratejik bir karar alarak şirketimizi ikiye böldük. Şirketlerimizden biri üretime diğeri ise ticari alana odaklandı. Üretim kısmını üstlenen ağabeyim Davut Yurttaş’ın önderliği ile İnform Elektronik A.Ş. kesintisiz güç kaynakları alanında pazara damgasını vurdu. 2000 – 2010 yılları arasında pazar lideri olarak faaliyetlerini sürdürdü. 2010 yılında şirketimize yurt dışından pek çok talep geliyordu. Fransız Legrand’a hisselerin tamamını devrettik.

• Firma olarak şu anda kendinizi sektörün neresinde konumlandırıyorsunuz?

Sektörde Amerika ve Avrupa’nın önde gelen Global firmalarıyla rekabet etmesine rağmen pazar liderliğini elden bırakmayan Özdisan, Türkiye’de yarı iletkenler, aktif & pasif elektromekanik komponentler ile PCB, PCBA ve soğutucu kısmi üretimleri ile pazara yön veriyor. Ayrıca son 15 yıldır Türkiye’nin en büyük elektronik komponent tedarikçisi olarak konumunu koruyor.

Elektronik sektöründe marka isimler dışında faaliyet gösteren binlerce şirket var. Bu şirketlerin pek çoğu da KOBİ. Bu şirketleri gerek teknik, lojistik, stok ve servis, gerekse de finansal bakımdan destekliyoruz.

• Uluslararası anlamdaki yatırımlarınızdan ve işbirliklerinizden de bahseder misiniz?

2013 yılında Çin’de şirketimiz adına önemsediğimiz bir adım attık. Endüstriyel uygulamalar, tablet PC, mobil cihazlar, otomotiv, akıllı bina, tıbbi cihazlar, reklam panoları, video intercom ve door-phone uygulamaları için dokunmatik TFT LCD ekranlarını pazara sunan SAT Group ile bir ortaklık yaptık. Toplam 26.000 m2 kapalı alanda Shenzhen ve Dongguan’da 2 ayrı üretim tesisinde, 30 milyon adet kapasiteyle TFT/LCD ekran üretiyoruz. Ortaklık sonrası SATOZ adını alan şirket, planlanan yeni yatırımların sayesinde çok daha kaliteli, hızlı ve efektif bir sisteme geçti. Bu sayede de hızlı bir büyüme grafiği yakaladı. Özdisan Elektronik bugün temsilciliğini yaptığı 100‘dan fazla marka arasında Ixys, Fuji, Panjit, Panasonic, Kemet, Lem, Excelitas, Samsung, Cree, Seoul Semiconductor, Liteon, Kendeil, Winstar, ZTE vb. dünyanın önde gelen elektronik komponent üreticileri yer alıyor. Yakın bir zamanda da dünyanın önde gelen şönt direnç üreticilerinden “Isabellenhüette”,

yenilikçi ve yüksek kalitede güç kaynağı üretimleri ile öne çıkan “Recom Power” ve kondansatörler kategorisinde yüksek kaliteli ürünler üreten “Weidy” firmaları ile yetkili distribütörlük anlaşmaları imzaladık.

• Elektronik ürünler ve otomasyon pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce eksikler neler?

Elektronik sanayi geliştikçe, akıllı teknolojiler her alanda hayatımızı kolaylaştırmaya başladı. Bizler bu hıza adapte olmak zorundayız. Aksi halde orta gelir tuzağı denilen, kişi başı 10.000 dolarlık gelir miktarını aşamayız. Bu noktada

sadece kullanıcı olmamalı, bu teknolojileri ortaya çıkarmak ve uygulamak yolunda da önemli adımlar atmalıyız.

Otomasyon olarak nitelendirdiğimiz alanda iyi bir uygulamacı olan Türk sanayicisinin, 4.0 dijital çağında yeni stratejiler benimsemesi gerekiyor. Sanayicilerimizin çalışmalarını kreatif olarak da desteklemesi büyük önem taşıyor. Bu hususta ne yazık ki henüz çok iyi durumda olduğumuzu düşünmüyorum. Ancak gayretlerimizi de göz ardı edemeyiz. Daha fazla risk alıp katma değeri yüksek ürünlere odaklanmak zorundayız. Yeni girişimleri bulunan bireyleri ve sanayicileri takdirle karşılıyorum. Onların saygın birer

sanayici olduğunu herkese hatırlatıyorum.

• Firmanız, Endüstri 4.0’a karşı nasıl bir yaklaşıma sahip?

2011 yılında ilk olarak Hannover Fuarı’nda kullanılan Endüstri 4.0 kavramı temel olarak bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Tüm dünyadaki firmalar bu trende dahil oluyor, altyapılarını bu trendin gerektirdiği teknolojiler ile güncelliyor. Özdisan Elektronik de, 110.000’den fazla elektronik komponent ve imalat ürününü barındıran, Türkiye’nin ilk, dünyanın ise sayılı satış odaklı arama motorlarından biri haline gelen www.ozdisan.com’u kullanıma sundu. Bugüne kadar 145 farklı ülkeye ihracat yapan platform, hem üreticiye hem de son kullanıcıya bir rehber niteliğinde olup, online alışverişte yeni bir dönemi başlattı.

2011 yılında ilk olarak Hannover Fuarı’nda kullanılan Endüstri 4.0 kavramı temel olarak bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Tüm dünyadaki firmalar bu trende dahil oluyor, altyapılarını bu trendin gerektirdiği teknolojiler ile güncelliyor. Özdisan Elektronik de, 110.000’den fazla elektronik komponent ve imalat ürününü barındıran, Türkiye’nin ilk, dünyanın ise sayılı satış odaklı arama motorlarından biri haline gelen www.ozdisan.com’u kullanıma sundu. Bugüne kadar 145 farklı ülkeye ihracat yapan platform, hem üreticiye hem de son kullanıcıya bir rehber niteliğinde olup, online alışverişte yeni bir dönemi başlattı.

• Bu sektöre girmeye hazırlanan girişimcilere tavsiyeleriniz var mı?

Elektronik sektörü katma değeri yüksek bir alan, özellikle yazılım teknolojileri ile hayal gücünüzü nakite çevirebiliyorsunuz. Uygulama alanları insanın ihtiyaç duyduğu her yerde ve her şeyde olduğundan, oldukça geniş bir yelpazeyi içeriyor. Bu nedenle bu sektöre girmek isteyenlerin Elektronik Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği gibi bir bölümde okuyarak alt yapı ile bu sektöre girmelerini, uzun yıllar deneyim kazanarak, kendi işlerini kurmalarını ve mutlaka kendi özgün ürünlerini geliştirerek pazarda var olmaya çalışmalarını tavsiye ederim.

• Biraz da sosyal yönünüzden bahsedelim. Bir dönem profesyonel futbol oynadınız. Peki tenise olan ilginiz nasıl başladı?

Küçük yaşlardan itibaren futbol en büyük tutkum oldu. Futbol aşkı, beni İstanbulspor genç takımına ve sonraları da A takıma taşıdı. Bu süreçte henüz 17 yaşımda genç milli takım kadrosunda yer aldım. Ancak genç yaşta atılacağım iş hayatı, beni yıllar içerisinde futboldan kopardı. 21 yaşında çok iddialı olan futbol hayatıma, hocam ile ters düşmem nedeniyle, son verdim. Ancak İstanbulspor sevgisi içimde hep kaldı. 2009 yılından bu yana İstanbulspor yönetimine dahil oldum. 4

yıl İstanbulspor 2. Başkanlığı görevini yaptım. O yıllarda kulüp, tarihinin en başarılı dönemini geçirdi diyebilirim. Şu anda da İstanbulsporlular Yardım derneği Başkanlığı ve İstanbulspor A.Ş.de yönetim kurulu üyesi olarak görevlerimi sürdürüyorum. Yardım derneğimizde Sıkıntı içindeki futbolcu ağabeylerimize, kardeşlerimize elimizden geldiği kadarıyla destek oluyoruz.

Bundan birkaç sene öncesine kadar da tenis oynuyordum ancak dizimdeki bir rahatsızlık nedeniyle bırakmak durumunda kaldım. Tenis de ayrı bir tutku, her sabah 06.15’te kalkıp yaklaşık 2 saat tenis oynadıktan sonra işe gidiyordum. Maalesef 2 yıl önce diz sorunları baş gösterdi, sevdiğim tenisi de bırakmak zorunda kaldım.

Kaynak: Boss Life Dergi