Yazar: Aybüke Yetim
[email protected]
Günümüzde ileri teknoloji firmalarının yükselişinin ardında, girişimcinin yeteneklerine ve risk üstlenmesine bağlı olan inovasyon yoluyla gerekli teknolojilerin uygulanması yatmaktadır. Bu teknolojilerin ortaya çıkartılmasında ise girişimcilik etkin
bir rol üstlenmektedir. Girişimcilik süreci beraberinde inovatif süreçleri getirmek suretiyle iktisadi büyümeyi teşvik etmektedir. Bu iki faktörün geliştirilmesinde ve teşvik edilmesinde kamu kurumlarına, sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmalara, teknoloji merkezlerine, iletişim ağlarına ve üniversitelere
büyük iş düşmektedir. Bu gelişmeleri takiben girişimcilik ve inovasyonun ülkeler açısından arz ettiği önem artmış, ülkeler inovatif girişimlere yönelik ekonomik reformlar geliştirmişlerdir. İnovasyonun önemli bir göstergesi olan Ar-Ge harcamaları uluslararası ekonomide çok uluslu firmaların etkin bir rol üstlenmelerine zemin hazırlamıştır. Gelinen noktada birçok girişimci emek gücünün bol ve ucuz olduğu ülkelerde yatırım
ve inovasyon faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Bu çalışmada girişimcilik ve inovasyon arasındaki teorik bağlantı üzerine bir perspektif çizilmiş, Türkiye ve seçilmiş ülkelerin girişimcilik ve inovasyon konusundaki performansı değerlendirilmiştir.
Yeni girişimlerin oluşumu ve daha az üretken firmaların kapatılması modern ekonomilerin dinamizmini arttıran önemli faktörlerdir. Yeni firmalar kaynakları yeni faaliyetler için
istihdam ettiğinde ve işlerin yolunda gitmesine paralel olarak hızlı büyüme kaydettiklerinde, çok sayıda yeni iş imkânı ortaya çıkarabilmekte, girişimcilik ve inovasyon becerilerini kullanarak piyasada hâlihazırda mevcut olan firmalara göre daha etkin bir şekilde çalışarak daha hızlı büyüyebilmektedirler. Bu noktada
iyi işleyen bir iş ortamının tesis edilebilmesi özellikle genç ve inovatif firmaların hızla büyümesine bağlı olmaktadır. Bu yeni firmalar rekabet baskısının yoğun olarak hissedildiği yüksek teknoloji gerektiren sektörlerde hayatta kalabilmek için inovasyon üstünlüğüne sahip olmalıdırlar.
Küresel rekabet ortamına ayak uydurmaya çalışırken teknolojik ilerlemeleri takip etmek zorunda olan söz konusu firmalar; yeni üretim yöntemleri, yeni organizasyon ve pazarlama teknikleri, yeni süreçler ve yeni ürünler geliştirmektedirler. Firmalarda
bu değişimlerin yaşanmasını sağlayan en önemli aktörlerden
biri şüphesiz ki girişimcilerdir. Teknolojideki gelişmeleri
takip eden ve bildiğimiz saiklerle yola çıkan girişimciler bir fırsatı değerlendirmek üzere risk üstlenerek harekete geçerler. Girişimciler, inovatif ürün ve süreçleri geliştirerek ekonomide dinamizmi temin ederler. Diğer taraftan firmalar, inovatif faaliyetlerin ortaya çıkartılması için büyük öneme sahip olan Ar-Ge harcamaları yoluyla önemli kazanımlar elde etmektedirler. Bu kazanımlar firmaların bulunduğu ve kaynaklarının aktarıldığı ülkeye katma değer olarak dönmektedir. Firmalar bu faaliyetleri yürütürken; sosyal ağlardan, üniversitelerden, rakiplerden ve araştırma ve geliştirme kuruluşlarından destek almaktadırlar.
Girişimcilik konusu genellikle; girişimcilik faktörü, girişimcilik fonksiyonu, girişimcilik inisiyatifi, girişimcilik davranışı ve girişimci ruhu başlıkları altında ele alınmaktadır. Girişimcilik fonksiyonu; fırsatların keşfedilmesini, değerlendirilmesini ve kullanılmasını ifade eder. Bu fonksiyon; yeni ürünler, yeni üretim süreçleri, yeni stratejiler ve yeni piyasalar anlamına gelmektedir. Girişimcilik fırsatı, beklenmeyen ve henüz değerlendirilmeyen ekonomik fırsattır. Girişimcilik faktörü; çevre, çalışma ve sermaye ile ilgili klasik fikirlerden farklı yeni bir üretim faktörü olarak algılanmaktadır. Girişimcilik davranışı ve inisiyatifi; inovasyon yapma, risk üstlenme ve piyasadaki dengesizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik girişimleri ve davranışları kapsamaktadır. Girişimci ruh ise araştırmayı, inovasyonu, fırsat kollamayı ve keşfetmeyi ifade eder.
İnovasyon, yeni bir teknolojinin ya da mevcut teknolojilerin yeni bileşimlerinin bir sonucudur. İnovasyonun temel kaynakları; tedarikçiler, firma çalışanları, üniversiteler, teknoloji transfer birimleri, ticari ve akademik yayınlar, ticari ve profesyonel
ilişkiler, sergiler, konferanslar, yasal düzenlemeler ve standartlar, iletişim ağları ve kuluçka merkezleri olarak sıralanabilir. Firma çalışanlarının ve yöneticilerinin inovasyonun kaynaklarını bilmesi,
inovasyon ile ilgili çabaların artmasını sağlayacaktır.
İnovasyon ve girişimcilik faaliyetlerinin yoğun olarak yaşandığı ekonomiler bilgi-temelli ekonomiler olarak tanımlanmaktadır. Bu ekonomilerde firmalar getirilerini artırabilmek için yeni ürün ve hizmetler geliştirmelidirler. Günümüz iş ortamında, yoğun rekabet durumu ve genel piyasa istikrarsızlıkları ele alındığında, firmaların rekabetçi yapılarını ve kârlılık düzeylerini sürdürebilmesi için
yeni fikir geliştirme ve inovasyon yapma yeteneklerini korumaları gerekmektedir. Firmalar bu rekabet yapısında inovasyon vasıtasıyla ürün ve hizmetlerini farklılaştırabilirler. Küresel ekonomide rekabet avantajı, iyi bir Ar-Ge ekibi ve düşünce liderleri yardımıyla sağlanır. Gelinen noktada, finansal ve reel piyasaların serbestleşmesi, uluslararası rekabeti daha zorlu hale getirmektedir. Bu durum bölgesel sınırların ötesine geçilmesinde; firmaların sürekli olarak inovasyon yapmalarını, yeni ürün ve hizmetler geliştirmelerini ve yeni iş modellerini takip etmelerini gerektirmektedir.
Firmaların inovasyon sürecinin dinamiklerini ve iş oluşumlarını açıklamaya yönelik bir takım inovasyon modelleri geliştirilmiştir. Dergint (2004)’e göre inovasyon modelleri, bilim ve teknoloji politikalarının yanı sıra inovasyon sürecini temsil eden göstergelerin oluşturulmasında kullanılacak yöntemleri etkileyen; bilim, teknoloji ve inovasyon üretim süreci dinamiklerinin yorumlanmasını kapsamaktadır. İnovasyon modelleri, bilimdeki gelişmelerden ve gelişme süreçlerindeki üretken faaliyetlerin teknolojik düzeylerinden etkilenmektedir. Bu bağlamda, 65 girişimci inovasyon sürecinin daha iyi anlaşılmasında inovasyon modellerinin rolü oldukça önemlidir. Söz konusu inovasyon modelleri; doğrusal inovasyon modeli, zincir bağlantı (chain link) modeli ve sistemik inovasyon modelidir.
Doğrusal inovasyon modeli kendi içinde teknoloji itme ve pazar çekme modelleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Teknoloji itme modeli, ArGe’ye ne kadar fazla yatırım yapılırsa o kadar başarılı yeni ürünler üretileceğini ifade etmektedir. Pazar çekme modeli ise inovasyon süreci ile ilgili algının, piyasa gibi talep-yanlı faktörlere kaydığını öne sürmektedir. Zincir bağlantı modeli, inovasyon sürecinde oluşan teknik faaliyetleri temsil eder. Sistemik inovasyon modeli, Lundvall (1992)’ın Ulusal İnovasyon Sistemi (UİS) görüşünden uyarlanmıştır. Bu model, inovasyon birimleri arasındaki etkin etkileşimi ve inovasyon sürecinde rol oynayan faktörler arasındaki etkin koordinasyonu temsil etmektedir.
İnovasyonun önemli özelliklerinden birisi de, firmaların inovasyonları çevreden kopuk bir şekilde üretmediği, aksine; tüketiciler, tedarikçiler, rakipler, fon kaynakları, üniversiteler
ve diğer kamusal ve özel organizasyonlar vasıtasıyla ürettiğidir. İnovasyonların üretiminde rol oynayan bu kaynaklar UİS’nin
de yapı taşlarını oluşturmaktadırlar. UİS ile ilgili literatürde birçok tanımlama yapılmıştır. Freeman yeni teknolojilerin üretilmesi, geliştirilmesi ve yayılması noktalarında özel ve kamusal kurumların birlikte hareket etmeleri durumunu ön plana çıkarırken, Patil ve Pavitt bu süreçte öğrenme ve yetkinliğin öneminden bahsetmektedir. Patil ve Pavitt’in görüşlerine benzer bir şekilde Lundvall da UİS’nin sosyal ve dinamik bir sistem olduğunu ve bu sistemde öğrenmenin oldukça önemli bir rol üstlendiğini belirtmiştir. Mevcut kaynakların gerek firma gerekse de ulusal düzeyde organize edilip etkin bir şekilde yönetilmesini mümkün kılan bu sistem, ülke ekonomilerine ciddi kazanımlar sağlamaktadır.
Yeni girişimleri başlatmak ve stratejik çalışmalarını yenilemek isteyen firmalar için inovasyon önemli bir faaliyettir. İnovasyon alanında başarılı olmak hem yetenek hem de yetkinlik gerektirmektedir. Dess ve Lumpkin (2005)’e göre, araştırma-keşfetme (exploration) ve işletme kullanma (exploitation) inovasyon konusunda başarılı olmak isteyen firmalar için gerekli olan faaliyetleri açıklamaktadır. Bunlar; arama (scanning), deneme (experimentation), Ar-Ge ve yeni ürün geliştirmenin yanı sıra, kaynakların verimli bir şekilde dağıtımını yaparak ve iş faaliyetlerini organize ederek yeni keşfedilen olanakların başarılı bir şekilde kullanılmasından oluşmaktadır. Bu faaliyetlerin tümünün, inovasyon sürecini çevreleyen, teknolojiyi, rakipleri ve iş ortamını içine alan bir düzlemde organize edilmesi gerekmektedir.
Girişimcilik-İnovasyon İlişkisi
İnovasyon ve girişimcilik faaliyeti uzun dönem iktisadi büyümenin en önemli dinamikleri arasında yer almaktadır. Genellikle girişimciler, inovatif yeni ürün ve süreçleri ticarileştirirler ve bu sayede girişimcilik faaliyetleri ekonomide dinamizmi beraberinde getirir. Örneğin ABD ekonomisi, ürünlerde ve süreçlerde inovasyonların ortaya çıkmasını sağlayan yüksek düzeydeki girişimcilik faaliyetlerinden
büyük faydalar elde etmiştir. Cisco Systems, Dell Computer
Corporation, Microsoft ve Oracle gibi firmalar, teknolojideki gelişmeleri yakalamak isteyen girişimci bireyler tarafından kurulmuştur. Bu firmalar, ürünler ve süreçlerdeki inovasyonları ticarileştirerek ekonomiye önemli katma değer sağlamışlardır. Girişimcilik ile inovasyon arasındaki bağlantının tarihçesi J. Schumpeter’e kadar uzanmaktadır. Schumpeter (1934)’e göre firmaların temel işlevi; bir icadı, daha önce test edilmemiş
bir uygulamayı ve teknolojik yetkinlikleri kullanarak üretim yöntemlerini biçimlendirmek ve dönüştürmektir. Girişimcilerin inovatif faaliyetleri yaratıcı yıkıma (creative destruction) yol açmaktadır. Bu inovatif faaliyetler Schumpeter tarafından şu şekilde sıralanmıştır;
• Yeni bir ürünün sunulması: Bu yeni ürün tüketicilerin daha önce hiç karşılaşmadıkları bir ürün olduğu gibi, mevcut bir ürünün kalitesini artırmak da olabilir.
• Yeni bir üretim yönteminin geliştirilmesi (örneğin, süreç inovasyonu),
• Yeni bir piyasanın açılması (özellikle ihracatçı piyasaların yeni pazarlara açılması),
• Yeni bir hammadde arzının veya yarı-mamulün keşfi,
• Yeni endüstriyel organizasyon yapılarının geliştirilmesi (tekel yaratmak veya mevcut tekeli yıkmak, organizasyonel inovasyon gibi). Schumpeter’in bahsettiği organizasyonel yapıların geliştirilmesinde ve özellikle Post-Fordist dönemden itibaren
inovasyon faaliyetlerinin hız kazanmasında bazı gelişmeler etkili olmuştur.
• Çevrenin, özellikle de küreselleşme etkilerinin hızlı bir şekilde değişmesi,
• Kitlesel üretimden özelleştirmeye doğru gelişen yönelim,
• İletişim ve üretim süreçlerini geliştiren jenerik teknolojilerin
uygulanması,
• Ölçek ekonomileri yoluyla fiyat rekabetinin öneminin giderek
azalması. İleri teknoloji firmalarının ortaya çıkmasının ardındaki olgu ise, girişimcinin yeteneklerine ve risk üstlenmesine bağlı olan inovasyon yoluyla gerekli teknolojilerin uygulanmasıdır.
Girişimci İşletmelerin Gelişmesinde Rol Alan Faktörler Arasındaki İlişkiler
Bu bağlamda inovasyonun temel rolü, firma için kârlılığın yakalanmasıdır. İnovasyon ayrıca girişimciliğin temelinde yer almaktadır. Başarılı olmak isteyen girişimciler inovatif olmak zorundadır. Burada hangi tür inovatif faaliyetlerin gerçekleştirileceği; girişimci türüne, piyasaya ve ürün gereksinimlerine göre farklılık arz etmektedir.
İNOVASYONU NEDEN ÖNEMSEMELİYİZ?
Günümüzde, şirketlerin rekabet avantajını sadece maliyetler ve fiyatlar belirlemiyor. Pazarın ihtiyaçlarına yanıt verme hızı, ürün ömürlerindeki kısalmalar, ürün ve hizmet kalitesi, tasarım, yeni ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, müşteri isteklerine göre ürün ve hizmet üretimi, yeni yönetim ve organizasyon modelleri gibi pek çok faktör de işin içinde; ve maliyet ve fiyatlardan daha önemli. İşte tüm bu etkenler, şirketlerin inovasyon yapmasını gerektirir. İnovasyon sayesinde şirketler, pazar paylarını artırıp yeni pazarlara girilmesine imkan sağlayacak yeni ürünler/hizmetler geliştirirler. Mevcut ürünlerinde/hizmetlerinde müşteri istek ve ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek ve dolayısıyla daha geniş bir kesim tarafından tercih edilecek şekilde iyileştirmeler yaparlar. Ürün
ve hizmetlerinin daha hızlı ve daha iyi fiyatlarla üretilmesini ve satılmasını sağlayacak süreçler geliştirirler.
Tüm bunlar, şirketlerin rekabet gücünün artmasını sağlayacak faktörlerdir. Sektörü ve büyüklüğü ne olursa olsun tüm firmaların inovasyon yapması kaçınılmazdır. Örneğin, bir tekstil firması yıkandığında buruşmayan bir kumaş geliştirebilir; bir 14 restoran, bilgisayar kontrollü sipariş ve faturalama sistemine geçebilir; bir turizm acentası, web sitesi üzerinden rezervasyon ve bilgi servisi ile müşterilerine hizmet vermeye başlayabilir. Bir ürünün teslim süresini kısaltmak veya bir hizmetin sunuş kalitesini artırmak için kalite standartları uygulamaya başlamak; tam zamanında üretim
tekniklerini kullanarak üretim sistemini yeniden yapılandırmak ya da bir ürünün ambalajını daha kolay açılır kapanır hale getirmek de birer inovasyondur. Bu inovasyonlar sayesinde, bir şirket rekabet yarışında ayakta kalır ve rakiplerine göre bir adım daha öne çıkar. Bir ülkede refah ve yaşam standardı, rekabet gücü artarsa yükselir; rekabet gücü içinse üretkenliği artırmak gerekir. Üretkenliği artıran en önemli araç inovasyondur. Bu nedenle inovasyon, ülkeler için ekonomik büyümenin, artan istihdamın
ve yaşam kalitesinin anahtarıdır. Ancak bu sayede, ülkenin ve toplumun kaynaklarının ürün ve hizmete dönüştürülmesi ve bu ürün ve hizmetlerden ekonomik ve toplumsal değer yaratılması mümkün olur. İnovasyonla toplum, aynı kaynaktan çok daha büyük getiriler elde eder. Bugüne kadar konuyla ilgili yapılan araştırmalar, ülkelerin belli bir süre, ihracat oranlarındaki iyiye gidiş veya iç talebin yüksekliği sayesinde büyüyebildiklerini; ancak bu büyümenin uzun vadeli ve sürdürülebilir olmasının ülkenin inovasyon performansına ve bu performanstaki artışa bağlı olduğunu göstermektedir.
İnovasyonda başarı için bilinmesi gerekenler:
✓ İnovasyonun herşeyden önce kültürel bir konu olduğunu kabul etmek
✓ Risk alma konusunda cesaret sahibi olmak
✓ Yaratıcılığı en üst düzeyde kullanmak ve bunu destekleyen bir ortam oluşturmak
✓ Başarıyı ödüllendirirken başarısızlığı hoş görmek
✓ Müşterinin en önemli inovasyon kaynağı olduğunu asla unutmamak
✓ Doğru, açık ve etkin bir iletişim ortamı oluşturmak
✓ İşbirliğine açık olmak ve bunun için geniş bir ağa sahip olmak
✓ İnovasyon için ölçülebilir hedefler koymak ve performansı izleyip değerlendirmek
✓ Bilgiyi yönetmek
İNOVASYONA NEREDEN BAŞLAMALIYIZ?
Bir şirkette inovasyon serüveninin başlangıcında dört ana adımın atılması gerekir:
Farkındalık: Öncelikle, inovasyonun ne olduğu ve öneminin şirket yönetimi ve çalışanları tarafından anlaşılması ve kavranması şarttır. İnovasyonun, sadece şirketin kârlılığı için değil; bireylerin yaşam kalitelerinin ve refah seviyelerinin yükseltilmesi; toplumsal kalkınmanın ve ülkenin ekonomik gelişiminin sağlanması;
sürdürülebilir kalkınmanın garanti altına alınması için en önemli araç olduğu konusunda bilinç oluşturulmalıdır.
Mutabakat: İnovasyonun önemi ve vazgeçilmezliğinin tüm yönetici ve çalışanlar tarafından kavranmasından sonra, bu yolda elbirliğiyle çalışmak konusunda şirket genelinde söz, fikir ve anlayış birliği oluşturulur.
Strateji: Firma yönetiminin çalışanlarla birlikte inovasyon serüveninde nasıl ilerleneceğine dair bir stratejiyi birlikte belirlemesi ve uygulamaya koyması atılacak üçüncü adımdır. İnovasyon stratejisi, firmanın farklılaşmasını sağlayacak hamleleri tanımlar. Bu hamleleri yapabilmek için gereken eylemler de stratejinin bir parçasıdır. İnovasyonda yatırım öncelikle strateji yardımıyla belirlenir. Firmanın kısıtlı kaynaklarının ne tür inovasyon faaliyetleri için nasıl kanalize edileceğinin yanıtını bulmak strateji sayesinde mümkündür.
Sistem: İnovasyona hazırlık aşamasında atılacak son adım, inovasyon döngüsünü yönetmek için gerekli sistemin kurulmasıdır. Bu sistem, şirketin tüm çalışanlarının ve yöneticilerinin inovasyon fikirleri geliştirmelerinin ve önermelerinin sağlanmasını; dış dünyada
olup bitenlerin takibiyle inovasyon fırsatlarının yakalanmasını; inovasyon fikirleri arasından şirket için en uygun ve stratejik
olanların seçilmesinin sağlanmasını; seçilen fikrin inovasyona dönüştürülmesinde izlenmesi gereken yolun tanımlanmasını mümkün kılar.
İnovasyon serüveninde nasıl bir yol izlenmelidir?
Şirketlerin varlık nedeni, paydaşları için zenginlik yaratmaktır.
Bu paydaşlar, şirketin hissedarları, yöneticileri ve çalışanları olduğu gibi, aynı zamanda, ekonomiye, refah düzeyine ve yaşam kalitesine katkıda bulunduğu için devlet ve toplumdur. Şirketlerin yaratacakları zenginlikle orantılı olarak büyümeleri ve bu büyüme
trendini sürdürülebilir kılmaları gerekir. Hedef böyle olunca, bu
hedefe ulaşmak için stratejik bir yaklaşımın varlığı kaçınılmazdır.
Bu stratejik yaklaşım, şirketlerin hedefe ulaşmalarında izleyecekleri yolun ne olacağını ve bu yolda kullanacakları en önemli araç olan inovasyondan nasıl yararlanacaklarını belirler. Bu yaklaşımın yazılı hale getirilmesi ve şirketin yönetici ve çalışanlarının leerinden düşmeyecek bir kılavuz halini almasının sağlanması gerekir. Bu kılavuz, iş planı olarak adlandırılır ve büyüklüğü, sektörü ve yaşı ne olursa olsun tüm şirketlerin hazırlayıp düzenli aralıklarla güncellemesi gereken bir dokümandır.
İYİ BİR İŞ PLANI,
Şirketin hedefini, bu hedefe ulaşırken izleyeceği stratejiyi, bu stratejide inovasyonun rolünü, stratejiyi hayata geçirmek için gereken, var
olan ve sahip olunması gereken kaynakları, bu kaynaklardan nasıl yararlanılacağını, stratejinin adım adım gerçekleştirilmesinde kimin hangi sorumluluğu üstlendiğini, bu sorumluluğu hangi zaman dilimleri içinde yerine getireceğini ve bu ilerlemenin hangi göstergelerle ölçüleceğini gösteren bir eylem planını içerir.
İNOVASYON SÜRECİNİ YÖNETMENİN ALTIN KURALLARI
• Firmanızın ürün ve süreçlerini periyodik aralıklarla nasıl iyileştirebileceğinizi sorgulayın.
• Sorgulama sırasında beyin fırtınası, SWOT analizi, TRIZ gibi sistematik bir yöntem kullanın ve sonuçları yazılı hale getirerek takip edin.
• Çalışanlarınızın inovatif fikirlerini üst yönetime iletebileceği bir platform oluşturun
• Çalışanlarınızı inovatif fikirleri için ödüllendirin.
• Çalışanlardan gelen fikirleri değerlendirmek için stratejinizle bağlantılı kriterler ve prosedür belirleyin ve uygulayın.
Kaynak: Boss Life Dergi