Onur Alan
Yazar
[email protected]
Yargılamak değil ki mesele anlamaya çalışmak. Varoluşun endişesi değil, var olanın anlamına ulaşmak. Sevgi ve merhamet için saygı ve adalet ile buluşmak. Hadi bir ışık yak…
Kozmos da sadece bir incir çekirdeği büyüklüğünde olan gezegenimizde tek bir ırk olarak yaşadığımız insan ırkı, ne yazık ki yüz yıllardır kendi ırkını yağmalayıp öldürüyor ya da yerinden, yurdundan ve yuvasından ediyor. Bugün kentimizin, ülkemizin hatta yaşadığımız gezegenimizin en önemli sorunlarından birisi de ne yazık ki mülteci dramıdır.
Şuan yeryüzünde kendi vatan topraklarından başka ülke topraklara sığınmaya çalışan tam 65 Milyon mülteci mevcut. Yani bu rakam, dünyanın en kalabalık nüfuslu 25 ülkesi arasındaki bir rakama tekabül ediyor. Korkutucu bir rakam değil mi? Ama korkmamıza gerek yok. Çünkü 65 Milyon mültecinin 40 Milyon kadarını çocuklar oluşturuyor. Bugün mülteciler bir araya gelip bir ülke kuracak olsalardı eğer eminim o ülkenin göğünde rengârenk uçurtmalar uçardı.
Kendine yeryüzünde yaşam hakkı bulmuş bu 65 Milyon insan, ne yazık ki birileri tarafından öldürülüp ya da yağmalanarak doğduğu topraklardan, yaşadıkları vatanlarından sürgün edilmektedir. Ve umuda çıktıkları yollarda, sadece yaşayabilmek için sığınmak istedikleri ülkelerde hırpalanıp ötekileştirilmektedirler. Hepimize yetecek kadar büyük olan bu gezegende, sebebi her ne olursa olsun kendi ırkımıza ettiğimiz bu ihaneti açıklayabilecek hiçbir gerekçe olamaz. Birilerinin ortada hiçbir sebebi olmadan, adını savaş koydukları bir yağmacılık politikası ile masum çocukları bombalamalarına ve ne yazık ki insan ırkının da bu yağmacılığa seyirci kalması, hatta savaştan kaçıp sığındıkları ülkelerden kovmak istemeleri insanlık tarihinin en acımasız haliydi.
Vicdanımızın büyüklüğü, sistemin çarkları arasında ezilmelerine göz yumduğumuz bu insanların sayısıyla doğru orantılı olarak işliyordu. Sevgi, saygı, merhamet ve adalet gibi duygularımızı yitirmiş, bana dokunmayan bin yaşasın diye düşünen parazitlenmiş bir yaşam biçimini sürdürmeyi benimsemişiz. Var olanın anlamına ulaşabilmeye kapatmışız kendimizi. Her şeyi tüketmeye odaklandığımız gezegenimizde kendimizden olanları da tüketiyorduk ya da tükenmelerine izin verip seyrediyorduk. Şu küçücük gezegenimizin içinde BİR olabilmek için neyi bekliyorduk? BİZ olabilmek için kaç milyon insanın daha yok edilişine seyirci olacaktık ki? Hadi bir ışık yakalım!
Çünkü BİZ birlikteyken en güzeldik…
Kaynak: Boss Life Dergi