Suçların ve suç potansiyelinin verilere bakarak yapılan tahminlerle bulunmasına Predictive Policing diyorlar biz de buna Öngörücü Polislik diyebiliriz. PredPol olarak kısaltılan Predictive Policing yöntemini Azınlık Raporu (Minority Report) filmini izlediyseniz hatırlayabilirsiniz.
Eldeki verileri kullanarak en çok suç işlenen bölgeleri ve ne tür suçların işlendiğini analiz eden programlar yapay zekanın yardımıyla suçları işlenmeden önlemeyi amaçlıyor. Yüz tanıma teknolojilerinde en gelişmiş ülkelerin başında Çin geliyor. Çin’de Cloud Walk isimli bir şirket lokasyonlara ve kişilere risk puanı veren bir yazılım geliştiriyor.
Los Angeles ve Milano’da suçları önceden bulabilmek için KeyCrime isimli bir program kullanılıyor. Polis kayıtlarına ulaşabilen bu yazılım polislerin doğru anda doğru yerde bulunmasına olanak sağlıyor ve olaylar büyümeden kısa sürede önleniyor. Amerika’da en çok kullanılan programın adı ise PredPol, nerede ve ne zaman suç işleneceğini öngören program 2013 yılından beri aktif durumda.
Bazı Avrupa ülkeleri yapay zeka ve big datanın suçlarla mücadelede kullanılmasını insan haklarına ve kişisel verilerin kullanımına aykırı olarak görüyor. Yazılımcılar sistemin kusursuza yakın çalışması için mesailerine devam ederken hukuk uzmanları da bu teknolojinin yasalara uygun hale getirilmesi için çalışıyorlar.
Verilere bakarak öngörebilen başka bir yapı daha var, ismi Recorded Future!
İnterneti indeksleyen ve kelimeleri analiz ederek geleceğe dair tahminlerde bulunan firmaya Google ve CIA fon sağlamaya başlamış. Instagram ve WhatsApp şu anda Facebook’a bağlı şirketler, emin olun şu an Facebook sizin paylaşımlarınıza ve aramalarınıza bakarak ne zaman evleneceğinizi, boşanacağınızı, yeni bir işe başlayacağınızı veya hangi okulu tercih edeceğinizi bile biliyor. Recorded Future ise daha çok toplumsal olayların başlangıç noktalarını önceden tahmin edebilmek için kullanılacak gibi duruyor.
2002 yılında çekilen Azınlık Raporu filmi çoktan gerçek olmuş durumda, siz diğer bilim-kurgu filmlerini gözünüzün önünden geçirin, bakalım hangileri gerçek olacak. Film demişken sözü Müslüm’e bağlayalım, Müslüm Gürses’in hayatını anlatan filmi Netflix’e gelir gelmez izledim ve içim parçalandı, Müslüm baba da bilim-kurgu filmi gibi bir hayat yaşamış.
Affet beni gece vakti
Ay doğmuş süzülürken
Sabaha kalmadan affet
Tam ayrıldık derken
Elin adamları daha suç işlemeden suçlamayı hedefliyor, onlara en iyi cevabı Müslüm Baba veriyor. Affet beni diyor, sabaha kalmadan affet, sabaha kalmadan affedelim ki güneş yine ikimiz için doğsun. Filmde de Müslüm Gürses babasını affediyor, yaptığı tüm kötülüklere rağmen affedebiliyor. Miguel Ruiz affetmekle ilgili şöyle diyor: Bize yanlış davrandığını düşündüğümüz bir kişiyi affetmeliyiz. Bunu hak ettikleri için değil, bu haksızlıklara karşılık vermeye devam etmeyecek kadar kendimizi sevdiğimiz için.
Bu şarkının bir de Tuna Kiremitçi versiyonu var, hangisini daha çok seviyorum, emin olamıyorum. Siz karar verin.
Bu arada şu notu da eklemek istiyorum, “Affet” isimli şarkının sözleri Tuna Kiremitçi’ye, bestesi de Ritchie Blackmore’a ait. Ritchie Blackmore, Deep Purple’dan ayrılınca Rainbow isimli bir grup kurmuştu ve bu şarkının bestesini de o şarkıda kullanıyor: Temple of The King
Yarın yeniden görüşmek üzere, uslu çocuklar olursak belki beraber kokoreç bile yiyebiliriz.