KARŞILIK!

İnal AYDINOĞLU

Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar
[email protected]

Bir arkadaş grubu ile sohbet ediyorduk.

Söz, hiç akılda olmadan karşılaşılan olayların yaşamımızda yarattığı derin etkiler üzerineydi. Bir arkadaşımız bozulan arabası nedeniyle tanışıp evlenmeye karar verdiği eşiyle olan macerasını anlatıyordu.”Melek zannedip evlendim fakat iki yılım acı içinde geçti. Çok şükür çocuk olmadan boşandım ama aradan 12 yıl geçti hala verdiği rahatsızlıklardan kurtulamıyorum” Araba bozulması sözü geçince hemen başka bir arkadaş devreye girdi. “Seninki benim başıma gelenlerin yanında çok önemsiz kalır. Antalya’ya tatile gidiyordum. Yol kenarında bozulan fakat uyarı işareti koymayan bir traktöre çarptım. Bir yılım hastanelerde geçti. Yedi yıldan beri de ağrılar içinde ve yarı sakat dolaşıyorum” dedi. Hemen hemen herkesin hiç beklemediği anlarda yaşamına giren olaylar nedeniyle çektiği acılar ve yaşadığı sevinçler vardır. Herkes zanneder ki bu olaylar tesadüfen veya şans eseri olarak başa gelmiştir. Evrendeki düzeni milyonlarca yıldan beri hiç aksatmadan sürdüren, tüm evreni denge ve düzen içinde tutan, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmadan koruyan Yüce Allah evrenin en şerefli varlığı olarak yarattım dediği insanların yaşamını tesadüflere bırakır mı? Allah her kulunun önüne ruhsal gelişimini sağlayacak, öğrenmesi ve değişmesi için gerekli olan ve onun hayrına olacak şeyleri çıkarır.

Eğer biz karşımıza çıkanlardan gerekli bilgileri almaz, kendimizi hiç sorumlu tutmadan olayları tesadüfe bağlar veya suçu başkalarına yüklemeye çalışırsak bu dünyadan gerekli şeyleri öğrenmeden geldiğimizden daha cahil gideriz. Hiç kimse ”Ben bu sonucu hak etmemiştim” dememeli. Olanların içinde nasıl bir payım var diye düşünmelidir. Bir evlilikle iki yılını acı içinde geçiren arkadaşım eşini kendisi seçmişti. Traktöre çarpan arkadaşım bütün gün nefes almadan çalıştıktan sonra yorgun argın gece yolculuğuna çıkmayı kendisi tercih etmişti. Bunlar o anda ve yüzeyde görünen sebeplerdir. Bir de olayın derinine ve geçmişine giderseniz başınıza gelen şeyleri hak ettiğinize bizzat kendiniz de karar verebilirsiniz. Her gün birçok olayla karşılaşırız. İnsanlar ve olaylar bir sinema şeridi gibi önümüzden akar gider. Hiçbirisi önümüzde durmaz ve bize takılmaz. Biz neyi seçmişsek onunla karşılaşırız. Kendi görüş ve anlayışımıza uygun olan şeyleri seçeriz. Egomuz ve nefsanî isteklerimiz seçimlerimizde en etkili rolü oynamaya çalışır. Bilgimiz, birikimlerimiz, deneyimlerimiz yolumuzu aydınlatır, kinlerimiz, kıskançlığımız, hasisliğimiz yolumuzu şaşırtır.

Genel bir kural vardır, kimse onu değiştiremez.”Ne ekersek, onu biçeriz”.

Beş yaşındaki yeğenim kedilere ve köpeklere pek yakın olup sevmediği halde geçen hafta evden aldığı yiyeceklerle mahalledeki kedi ve köpekleri beslemeye başlamış. Kızındaki bu değişimi farkeden anne bir süre izledikten sonra değişimin nedenini sormuş. Küçük yavru “Uzun süreden beri babamdan bisiklet istiyorum, almıyor. Kedi ve köpekleri besleyerek iyilik yapıyorum. Babam geçen hafta, iyilik yapanların dilekleri kabul olur demişti ya” Yeğenim çocuk aklıyla zannediyordu ki, bir iyililik yaparsa hemen karşılığını görecek ve bisikleti alınacak. Yalnız beş yaşındaki küçük yavru değil koca insanlar bile yaptıkları her hareketin karşılığını hemen alabileceklerini zannediyorlar. Manava gidip beş lira vererek iki kilo domates almak gibi değildir Allah’ın hesapları. Yaptığımız her hareketin cevabı ile ancak günü geldiğinde karşılaşırız.

Ne öğrenmemiz gerektiğine ne ile karşılaşmamız gerektiğine, gelişmemiz için neler olması gerektiğine yukarısı karar verir. Kararın tek kuralı vardır. Yalnızca bizim ve evrenin hayrına olan şeylerle karşılaşırız. Karşılaştığımız birçok olayı ilk anda felaket gibi görürüz bir süre sonra iyi ki karşılaşmışız diye Allaha şükrederiz. Veya büyük sevinçler yaratan olaylarla karşılaşırız, bir süre sonra bakarız ki o olay bizi felaketlere sürüklemiş. Eğer piyangodan para kazanan insanların öyküsü yazılsa, bu öykü emek karşılığı olmadan gelen paranın insanların başına ne dertler açtığının öyküsü olurdu. Karşılaştığımız her olayın amacı bize bir şeyler öğretmektir. Başımıza gelen her olayın geçmişte yaptıklarımızla bağlantısı vardır. “İyilik yap, at denize balık bilmezse yaradan bilir” denilir. Bunun gibi yüzlerce atasözü dilden dile dolaşır. Bir gün önemli bir kazadan kıl payı kurtuluruz.”Ne kadar şanslıydık” deriz. İnsanlar kendi şanslarını da, felaketlerini de kendileri hazırlarlar. İyi şeyler düşünerek, iyilik yaparak yaşayanlar iyiliklerle karşılaşırlar.

Kaynak: Boss Life Dergi