Geçtiğimiz günlerde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde yaptığım sunumda “Bir işi yapmak için o işin karşılığında para veya iltifat almayı beklemeyin, siz üretmek ve gelişmek için çalışın, gerisi kendiliğinden gelir” demiştim, ayrıca “Bir iletişimci için üretmek bisiklete binmek gibidir, üretmeyi bırakırsanız pedal çevirmeyi bırakan bisikletçi gibi düşersiniz” ifadelerini kullanmıştım.
Bu sözlerden yola çıkarak ben de yeni bir proje yapmaya karar verdim: #100Gün100Kelime
Her gün sabah 06:00’da uyanarak yazı yazmaya başlayacağım ve her sabah 6:30’da yazımı yayınlayacağım. Her sabah en az 100 kelimelik bir blog yazısı yazacağım. Her sabah daha tam uyanamamışken 100 kelimeyi bir araya getirmek ve 100 farklı konu bulmak beni zorlayabilir ama tam olarak da istediğim bu. Kendimizi geliştirmek için “Konfor Alanı”ndan çıkmamız ve daha çok çalışmamız gerekiyor.
Bu biraz yorucu olacak elbette…
Düşünsenize haftasonlarında bile sabah 6:00’da yataktan fırlayıp 6:30’a kadar yazımı yetiştirmem gerekiyor. Bunu yaparken bir bahane de üretmemem lazım, “Dün gece geç uyudum bu sabah kalkamayacağım, bugün haftasonu olduğu için dinleneceğim” diyemem veya “Çok hastayım hastanelik oldum” bile diyemem.
O yazı sabah 6:30’da siteye eklenecek!
Son 365 gündür günde 300 sayfa kitap okuyorum, ondan önceki 2 yılda da “Yılda 100 kitap” okuma hedefimi yerine getirmiştim.
Şimdi sırada #100Gün100Kelime var.
Teknoloji, girişimcilik, inovasyon, sanat gibi konularda fikirlerimi yazmayı planlıyorum.
100 günün ilk yazısı böyleydi ve şimdiden ilk yazımda 215 kelime kullandım bile…