EGODAN ARINMAK

İnal AYDINOĞLU Gönüllülük Eğitmeni ve Yazar [email protected]

Üne ve servete kavuşmak çok takdir edilecek, aynı zamanda da iftihar duyulacak bir şeydir. Becerinin, yetkinliğin ve başarının simgesidir. Üne ve servete ulaşabilmek kolay değildir. Uzun emek, çaba, azim, irade ve tutarlılık ister. Bu süreçten geçerken büyük olasılıkla ezilirsiniz, üzülürsünüz, batarsınız, çıkarsınız… Ama hep yolda olursunuz ve gölgede kalırsınız. Üne ve servete kavuştuktan sonra toplumun vitrinine çıkarsınız.

Gözler üzerinize çevrilir. İnsanlar, bu yolda yürürken neler çektiğinize, nasıl tırmandığınıza bakmazlar, ulaştığınız yerde sizi incelemeye başlarlar.
Yoklukta imtihan olmak kolaydır. Gerçek ve zorlu imtihanınız üne veya servete kavuştuktan sonra başlar. Çünkü dayanılması en zor olan şey ün ve servettir. Bu imtihanın bilincinde olursanız, ün ve servetle övünmek yerine bunların başka insanlara hizmet için Allah tarafından size verildiğine inanırsanız, her gün egonuzu biraz daha küçültmeye, daha mütevazı olmaya, insanlara daha ilgili ve daha saygılı davranmaya çalışırsınız. Eğildikçe yücelir, büyürsünüz. Huzurunuz ve saygınlığınız artar. Hem zengin veya ünlü hem de gerçek ve saygın bir insan olursunuz.

Üne veya servete kavuştukça egosu büyüyen, megalomanisi artan insanlara çok rastlıyorum. En büyük, en güçlü, en akıllı, en becerikli kendilerini görüyorlar. Çekinmeden bunları ve daha fazlalarını her yerde söylüyor, ilan ediyorlar. Büyüdüklerini söyledikçe küçülüyorlar.

Büyüdüklerine, güçlendiklerine kendileri de inanmıyorlar ama hem kendilerini hem de çevrelerini inandırmaya çalışıyorlar. Bu kısır döngü huzurlarını bozuyor, sevimliliklerini, saygınlıklarını azaltıyor, zaman zaman zayıf ve gülünç durumlara düşürüyor, hatta bazı insanlarda ruhsal hastalıklara dönüşüyor.

Güçlü ve Özgüvenli Olmak Egonun Savunma Mekanizmasını Azaltır

İnsanlar, diğer insanlar karşısında zayıf ve savunmasız kalmaya dayanamazlar. Kendilerini güçlü ve güvende hissetmek isterler. Güçsüz ve güvensiz hissettikçe egolarını ve çeşitli savunma mekanizmalarını geliştirir, mücadeleye girişirler. Kimi gün mağdur rolünü oynarlar, kimi gün kırılganlık ve alınganlıkla insanları etkilemeye çalışırlar, kimi gün öfke ve şiddet gösterisi yaparlar, kimi gün gerçek hallerine bakmadan kendilerini dev aynasına koyarlar. Güç ve güven arayışı içinde olduklarından daha güçlü görünebilmek için kılıktan kılığa, halden hale girer, ayrı ayrı maskeler takarlar. Kendilerini var etme çabalarını egolarını güçlendirerek sürdürürler.

İnsan kendini güçlü ve güvenli hissettikçe egonun savunma gereksinimi azalır. Burada söylemek istediğim güç; ün veya servetle elde edilen güç değildir. Gerçek güçtür. Gerçek güç; insanın sözünün ve özünün bir olması, dışıyla içi arasında fark görülmemesi, sözleriyle eylemlerinin aynı yerde buluşmasıdır. İnsanı güçsüz düşüren, korkak yapan yalan ve dolandır. Doğruluk, dürüstlük ve gerçekler insana cesaret verir ve güçlü yapar.

Egosunun ağırlığından kurtulan kimse saklanmaya, farklı görünmeye, maskeler takmaya gerek duymaz. Net, açık, güvenilir ve saygın olur. Etik değerlere bağlıdır. Herkes tarafından kabul edilmese bile sözlerinin ve ilkelerinin arkasında durur. Hatanın insana özgü olduğunu bilir, hatalarını kabul eder, ders alır, yeni önerileri dinler, değer verir. Konuşmalarında “Ben” kelimesini azaltır, tüm ilişkilerinde “Biz” demeye gayret eder.

Egonun hafifliği ve insanın olgunluk düzeyi kişisel ilişkilerde çok önemlidir. Egosunu hafifleten insan, alınganlık, kırılganlık, dargınlık yapmaz, öfkesine hâkimdir. İş veya sosyal yaşamda ortaya çıkan sorunları kişisel sorun haline getirmez. Hem kendine hem de başkalarına karşı dürüst ve saygılı davranır. Olumlu düşünceler geliştirir, olumlu işler yapar. Egonun yükünü sırtınızdan atınız. Başka kılıklara özenmeden, maskeler takmaya yeltenmeden, kendi gerçek dünyanızda yaşayınız. Net, açık, güvenilir, mütevazı ve saygın bir insan olunuz.

Kaynak: Boss Life Dergi