GYİAD 3. Aile Şirketleri Konferansı “Aile Şirketlerinde Uzlaşı Kültürü ve Aile İçi Girişimcilik” konusuyla 7 Mart 2017 tarihinde Four Seasons Hotel Bosphorus’da yoğun bir katılım ile düzenlendi.
Konferansımız “Aile Şirketlerinde Kurumsal Kültür ve Yönetim”
“Aile Şirketlerinde Uzlaşı ve İletişim” ve “Aile içi Girişimcilik” konuları ile üç panel olarak gerçekleştirildi.
Söz konusu konferansımızda TÜSİAD Başkanı ve Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nusret Altınbaş,
UBS İsviçre Kurumsal Finansman Bölümü Yönetici Direktörü Andreas Von Habsburg, Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, Abraaj Group Ortağı Selçuk Yorgancıoğlu, Arıkanlı Holding Şirket Ortağı Ebru Arıkan, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Baltaş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Acar Baltaş, Ali Pehlivanoğlu Marketçilik ve İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pehlivanoğlu, PwC Türkiye Aile Şirketi Hizmetleri Sorumlu Ortağı Mehmet Karakurt, Galata İş Melekleri Melek Yatırımcısı Ömer Faruk Akarca gibi konuşmacıların yanı sıra Gazeteci, Akademisyen ve
Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, V22 Ulusal Danışmanlık Kurucusu Deniz Mısır ve Aile Şirketleri ve Aile Ofisi Danışmanı Neslihan Tombul moderatör olarak yer aldı.
Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) tarafından düzenlenen Aile Şirketleri Konferansı önemli konuşmacıların katılımı ile gerçekleştirildi. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen etkinlikte, aile şirketlerinde uzlaşı kültürü ve aile içi girişimcilik başlıkları tüm ayrıntıları ile değerlendirildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Sevim, aile içi girişimcilik kavramının önemine dikkat çekti. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’ini aile şirketlerinin oluşturduğunu belirten Sevim, “Bir anlamda, aile şirketleri Türkiye ekonomisinin can damarlarından biri konumunda bulunuyor.
Aile şirketlerinde en çok kardeşler arası çatışma, kurumsal yönetim eksikliği, aile büyüğünün ayrılmasının ardından baş gösteren yönetim sorunları gibi sıkıntılar yaşanıyor.
Ayrıca bu şirketlerin genç nesil üyeleri, özellikle dijital dünyaya yönelik çalışmalar yapmak üzere kendi işlerini kurmak isteyebiliyor” dedi.
Aile içi girişim sermayesi fonu Aile fertlerinden birinin, şirket dışında girişimciliğe başlamasının aile şirketlerini olumsuz etkilediğini kaydeden Sevim, şöyle konuştu: “Sadece bu bile, aile içinden çıkacak girişimlere destek olunması gerektiğinin önemli bir göstergesi.
Bu aşamada, dünyada da örneklerini gördüğümüz aile içi girişim sermayesi fonu benzeri yapıların kurulması gerektiğini düşünüyorum. Ailenin genç jenerasyonuna hata yapma şansı tanıyan, kâr-zarar sorumluluğu verilen yapılar olmalı. Bu tür bir yapı, Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini de son derece pozitif etkileyecektir.
Bugün mevcut ekosistemdeki en büyük eksiklik, girişimin satılabilmesine yönelik. Girişimlere destek veren yatırım fonlarının ya da melek yatırımcıların da kazanabilmesi için, girişimlerin kurumlara satılması gerekiyor. Oysa kurumlar konuya ‘Biz de yaparız’ refleksi ile yaklaşıyor. Ancak buradaki zaman faktörü göz ardı ediliyor.
Yani bir şirketi sıfırdan kurmak, işler hale getirmek, onu diğer sistemler ile entegre edebilmek, kârlı bir yapıya dönüştürmek için zamana ihtiyaç var.” “Maddi destek hızlandırıcı olur” Türkiye’nin bu çok kritik zaman faktörünü mutlaka ölçmesi gerektiğini belirten Serkan Sevim, “Örneğin, ABD’de bir fikrin milyar dolarlık bir işe dönüşmesi bazen sadece 1,5 yıl sürüyor. Çünkü fikrin arkasındaki girişimcinin yatırım fonlarından aldığı maddi destek adeta bir hızlandırıcı gibi çalışıyor.
Aile içi girişimciliğin aile içi sermaye fonları ile desteklenmesi, paranın hızlandırma özelliğinin devreye girmesini ve girişimlerin çok daha kısa sürede büyümesini sağlar.
Bu şekilde Türkiye’nin 30 yıl kazanacağını, yani bir anlamda ülkemiz ekonomisinin 30 yıl ileri taşınabileceğini öngörüyoruz. Bugün itibarıyla bankalardaki toplam Türk Lirası birikim 800 milyar TL seviyesinde.
Bu rakamın 400 milyar TL’sinin aile şirketlerinde olduğu düşünülürse,
yüzde 3’üne karşılık gelen 12 milyar TL’nin aile içi startup’lara fon olabileceğini söyleyebiliriz” dedi.
Gün boyunca devam eden konferansın keynote konuşmacıları TÜSİAD Başkanı ve INDEX Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ve ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan olarak sıralandı.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, aile işletmelerinin Türkiye ekonomisinin lokomotif gücü olduğunu belirterek, “Onların sürdürülebilirliğini, devamını sağlamak Türkiye ekonomisinin de sürdürülebilirliğini ve devamını sağlamak açısından…
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, aile işletmelerinin Türkiye ekonomisinin lokomotif gücü olduğunu belirterek,
“Onların sürdürülebilirliğini, devamını sağlamak Türkiye ekonomisinin de sürdürülebilirliğini ve devamını sağlamak açısından fevkalade kritiktir.” dedi.
Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) tarafından “Uzlaşı Kültürü ve Aile İçi Girişimcilik” ana temasıyla düzenlenen “3. Aile Şirketleri Konferansı”nda konuşan Bilecik, doğal değişimin bir parçası olmanın önemine değindi.Aile işletmelerinin Türkiye ekonomisinin lokomotif gücü olduğunu dile getiren Bilecik, aile şirketlerinin sürdürülebilirliğini, devamını sağlamanın Türkiye ekonomisinin de sürdürülebilirliğini ve devamını sağlamak açısından fevkalade önemli olduğunu söyledi.
Bilecik, sürdürülebilirlik konusunun aile şirketleri açısından önemine değinerek, “Zira çeşitli araştırmalar da gösteriyor ki aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 80’i henüz birinci kuşakta faaliyetlerine zaman zaman son veriyor.” diye konuştu.Aile içinde girişimciliğin teşvik edilmesi gerektiğini dile getiren Bilecik, girişimciliği teşvik eden ruhun tüm kurumlarda sürdürülebirliğin temel koşulu olduğunu söyledi.
Bilecik, aile içinde duygusal kararların yoğun olarak alındığını ve bunun normal olduğunu kaydederek, aile genişledikçe duygusallığın arttığını anlattı.
Aile ve iş değerleri arasındaki dengeyi sürdürülebilirlik temelinde yeniden yapılandırarak başarıya ulaşan ve dünya markası olan birçok örnek bulunduğunu belirten Bilecik, şöyle devam etti: “Aynı şekilde Türkiye’de de bu sürdürülebilirliği başaran şirketlere baktığınızda aile şirketi kültüründen ödün vermeden hem kurumsallaşmayı, süreklilikten de ödün vermeden değişim yönetimini başardıklarını görüyoruz. Çok içselleştirdikleri bir uzlaşı kültürü, değişimleriyle yeniledikleri bir aile anayasaları onların vazgeçilmezleri oluyor.
”Bilecik, bu konuyu Aralık 2016’da bir etkinlikle şu andaki gibi geniş olmasa da masaya yatırdıklarını kaydederek, o etkinlikte dünyanın farkı bölgelerinde başarıyı elde etmiş aile şirketlerinin aile anayasası çerçevesinde uzlaşı kültürünü nasıl benimsediklerinin, içselleştirdiklerinin örneklerinin verildiğini anımsattı.
“Değişimi sahiplenemeyen şirketler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” Bilecik, “Sosyal sermaye, aile ve iş değerleri dengesi, kurumsal hafıza, gelecek planlaması,
finansal perspektif, kurumsallaşma ve her şeyden öte iletişim ailedeki uzlaşı kültürünün oluşmasında hakikaten en büyük etkenler.
Özellikle iletişimin altını çiziyorum.” ifadelerini kullandı.
Değişimlerin bazen korkutucu olabildiğini dile getiren Bilecik, değişimin getirdiği gençliği, çeşitliliği, zenginliği kararlılıkla sahiplenen kurumların sürdürülebilirlik yarışında avantaj elde ettiğini, bunu sahiplenemeyen kurumların uzun vadede yok olma tehlikesiyle karşı karşı kalabileceğini vurguladı.
Bilecik, 12 Ocak’ta TÜSİAD’da yeni yönetim kurulunu oluştururken farklı genç-olgun, erkek-kadın çeşitliliğine dikkat ettiklerini, dünya muadillerine göre en fazla kadın yönetim kurulu üyesini bulundurmaktan onur duyduklarını bildirdi.
Kaynak: Boss Life Dergi