Unutulma hakkı, sanal dünyada varlığını sürdüren bireylere ait kişisel içeriklerin kaldırılmasıdır.
Teknolojik gelişmeler yüzünden; parmak izimizi, retinamızı ve tüm özelimizi dijital platformlar ile paylaşıyoruz peki ya unutulmak istersek?
Bir tweet atarken veya internete bir fotoğraf yüklerken defalarca düşünmeliyiz, “ben bu fotoğrafı 20 yıl sonra görmek istiyor muyum?” diye sormalıyız kendimize. Paylaş tuşuna bastığımız an verilerimiz milyarlarca internet kullanıcısının hizmetine sunuluyor, bu yüzden her paylaş tuşuna bastığımızda milyonlarca basılan bir kitabın baskı onayını veriyormuş gibi hissetmemiz gerekiyor.
Unutulma hakkı geçmiş günlere ait verilerin internette yayınlanması ile oluşan mağduriyetleri gidermek için kullanılır, bu hakkı yalnızca bilginin ait olduğu kişiler kullanabilir, yani size ait fotoğrafları kullanmak için başkası unutulma hakkından faydalanamaz.
Bir örnek verelim, geçmiş yıllarda eşinden şiddet gören bir birey adını arama motorlarına yazdığında sadece bu haberler çıkıyor ve çocukları büyüyünce bu haberleri görsün istemiyor. Bu kişi unutulma hakkını kullanabilir.
Unutulma hakkımız var ama bir yandan da teknoloji firmaları kendileri de istemeden bir veriyi unutmaz. Siz fotoğraflarınızı internetten silseniz bile onlar depolamaya devam ederler, hatta siz bir mesajlaşma uygulamasına mesaj yazdığınızda gönder tuşuna basmadan geri silseniz bile hepsini kaydederler.
Bu yüzden unutulmak zor, siz sadece unutulduğunuzu düşünürsünüz, teknoloji ise sizi hep hatırlar. Bu kadar unutulmaktan bahsetmişken bu şarkıyı dinlememek olmaz, “unutma unutulanlar unutanları asla unutmazlar”